İstanbul’da 3'ncü. havaalanının yapılmasıyla birlikte, 25 yıllık kirası 26 milyar euro (34 milyar dolar) tutan Cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi sonuçlandı.
Nükleer santral için Japonlar’la 22 milyar dolara imza atıldı.
2.2 milyar dolara ise Türkiye’nin en büyük sağlık kompleksi Bio İstanbul için start verildi.
Sayın Başbakan ve kadrosu, hizmet bombalarını(!) ard-arda patlatırken, diğer yandan da devam eden hizmetlerle ülkemizin kaderinin değiştiğinin müjdesini veriyordu.
Geçmişte(1976) Lüksemburg'un bile o dönemin iktidarına güvenmeyip petrol yüklü gemisini parayı alamam endişesiyle Bandırma'da açıkta beklettiği ve tüm dünyada "Avrupa'nın Hasta adamı" olarak anılan Türkiye gitmiş, yerine yabancı devlet Başkanlarının, başbakanların ihale kapabilmek için, Cumhurbaşkanımızın-Başbakanımızın kapısını aşındırdığı özüne-sözüne güvenilir, itibarlı, dünya'da söz sahibi bir Türkiye geldi...
Neredeeeen-nereye!.
Bakın dostlar; otu bile söker önce köküne bakarlar.
Onun için sık sık geçmişten misaller vererek, bugünün daha iyi anlaşılmasını sağlamaya çalışıyorum.
Çünkü; "Geçmişe bakmadan bugünü göremeyiz!"
Şimdi sorabilirsiniz: İyi de geçmişte bu ülkeye ülkeye hız kazandıracak hizmetler yapılmadı mı?
Size hiç düşünmeden cevabım, "Ne yazık ki, Türkiye geçmişte hak ettiği hizmetin onda birini dahi alamadı" derim.
Çünkü; geçmiş iktidarların hepsi, dünya hızla refah payını arttırmaya çalışırken, onlar "Melekler dişimi, erkek miydi!" pardon "Laikliği" tartışıyorlardı!.
Dostlarım; halkına huzur vermeyen bir rejim, tohum vermeyen toprak gibidir.
Halk her bakımdan huzur bulursa, kötü duygular, düşmanlıklar yok olur. İnsanımızın devletine olan güveni artar. Ülkenin enerjisi artmaya başlarken, diğer yandan da 7'den-70'e herkes vatan sathının faydalı bir bireyi haline gelir. Kardeşlik duyguları canlanır.
Bizler; geçmiş iktidarların asker korkusuyla çözmeye cesaret edemediği meselelerin acısını çekerek büyüdük. Evine et alamadığı için, ucuz olması nedeniyle inek-memesini çocuklarına pişiren garibanların yaşamına basın haberlerinden şahit olduk!.
Devletin içine çöreklenmiş karanlık eller, acımasız planlarla hazinemizi yağmalarken, onlara suç ortaklığı yapan bakanları, başbakanları ve yeğenlerini çaresizlik içinde seyrettik!.
Hırsızlarla fotoğraf çektirip "İşte benim ailem" ya da "Tüyü bitmedik yetimin hakkını, niye hırsızlara kaptırdın?" diye sorulduğunda "Verdimse ben verdim" diyebilecek kadar akılların sınırlarını zorlayan, utanma duygusundan yoksun "Demokrasi zebanilerinin kararttığı hayatları unutmaya imkan var mı?
Hayat; siz gelecek için planlar yaparken yaşadıklarınızdır aslında.
Sorunlara çözüm üretmek elbette ki siyasetin görevidir.
Amaaa geçmişin muhasebesini de iyi yapmak gerekir. Çünkü geçmişi unutursanız, onu yeniden yaşamak zorunda kalırsınız!.
Türkiye'de kardeşliğin tarihi yeniden yazılırken kimse dışarıda kalmamalı, herkes elinden geldiğince bu oluşuma bir şekilde katkıda bulunmalıdır.
Büyük insan, büyük siyasetçi davası büyük olandır.
Sinsi-sinsi izleyip sonuca göre tavır belirleyen, sıradan bahanelerle sadece eleştiren, gayri ahlaki sözlerin kullanımında oldukça cömert, ağzından fikir ve öfke ishali saçan insanlara itibar etmeyerek, onları debelendikleri o çukurda yalnızlığa terk etmeliyiz!.
10 Yıl önce hayal gibi görülenler, bugün gerçek oldu!.
Türkiye kötü bir hafızayı temizliyor!
Gelecek hayallerinin güzelliğine inananların olacaktır.
Yaşam mutluluktan bağırmak olmalı belki de! Ben bunun çok uzakta olmadığını görüyorum.
Çünkü: Türkiye'nin tarihi ve uluslararası konumu yeniden tanımlanıyor.
Kalın sağlıcakla...
