1970'li yıllarda Tahir Kutsi Makal'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı "Hergün Gazetesi"nde Bursa muhabiri olarak görev yaparken, teknik direktörlüğünü Allah rahmet eylesin Boşnak Ömeragiç'in üstlendiği Bursaspor ile ilgili haber ve röportajlarda Boşnak olmam hasebiyle diğer gazeteci arkadaşlarımı kıskandıracak derecede, Bursasporla ilgili çok başarılı haber ve ropötajların altına imzamı atmıştım.
Yine Ömeragiç'le yaptığımız bir sohbette kendisine "Yıllardır niye lig şampiyonu hep 3 büyükler arasından çıkıyor da, mesela Anadolu takımlarından çıkmıyor" diye sorduğumda, bana daha o yıllarda futbolda büyük rantların döndüğünden ve "Lig Şampiyonluğu"nun sahada oynanan oyunun yanında, masa başında oynanan oyunlarla kazanıldığından uzun-uzadıya söz etmişti.
Bu röportajım o günlerde spor camiasında, ayakları yere basmayan garip bir iddia olarak algılanmış, amaaa Ömeragiç'in de teknik direktörlükte Türkiye macerasının sonu olmuştu!.
O gün-bugündür futbolu hiç sevmedim. Çünkü; sahalarda seyrettiğimiz birçok karşılaşma, spor ahlakına uygun bir biçimde oynanmıyor, seyirci "Evlenme vaadiyle kandırılmış, bir genç kız gibi" fark etmedikleri bir biçimde aldatılıyor du!
Gerçeklerin dili olsa da yazılsa, öyle inanıyorum ki, spor camiası içinde yer alan birçok "Hormonlu kahraman" kendinden utanır!.
O günden sonra futbolda mucize sayılacak birçok neticenin aslında mucize olmayıp, kapalı kapılar ardındaki karanlık odalarda pişirildiğini, gözümüzle görmesek de en azından hissettik!.
Nur içinde yatsın; rahmetli N.Fazıl'ın dediği gibi "Kanalizasyonlar; her yerde alttan akarken, futbolda üstten akıyordu"
Bütün bunları anlatmaktaki kastım; futbol ne yazık ki, bizim seyrettiğimiz gibi bir dünya değil!. Asıl gerçekler, çıplak gözle gördüklerimizin çok ötesinde!
Ne olur sizde dikkatli bakın; o zaman dönen katakulliyi görebileceksiniz?
Sözü son günlerde "Cemaat FB'yi ele geçirmek istiyor" tartışmalarıyla kamuoyunu sallayan, yalan ve iftira yüklü, provokasyona getirmek istiyorum:
Tamda FB'ye başkanlık seçiminin arefesinde bu iftirayı ortaya atanların asıl amacı, Aziz Yıldırım'ı, en az zararla hatta hiç yara almadan bulaştığı bataktan kurtarma amacı taşıyorlardı. Herkesin bildiği bir gerçek var ki, Aziz Yıldırım başkanlıktan uzaklaşırsa, bugün kendisine tapınan arkasındaki kitle kaybolacaktır.
Dostlarım; büyük paraların döndüğü hiçbir oluşumda duygulara yer yoktur. Bugün FB'de başkan değişsin, hemen ertesi gün, Aziz Yıldırım'a biat edenler, arı sandığındaki işçi arılar gibi "ana arı"nın, yani yeni başkanın etrafında kümelenmeye başlayacaktır!. Kısaca çekim merkezi neredeyse oraya kümelenir spor dünyasındaki asalaklar!..
Aziz Yıldırım ve avanesi; ayakları yere basmayan bu asılsız iddiayı ortaya atarak, Fenerbahçe takımının arkasında cemaat varmış gibi gösterip poposunu kurtarmaya çalışıyor!
Aynı zamanda bu asılsız iddiayla yargının da eli-kolu bağlanmaya çalışılıyor.
Futbolun ruhuna yakışmayan bu tabloyu, vicdanların kabullenmesi asla mümkün değildir
Ortada somut bir suç var; ve bu suçu örtmek için, kara propaganda ile Gülen cemaatinin sırtına yıkmaya çalışanların olduğu, ayan-beyan ortada!
Oysa her şey hukuka uygun ilerliyor. İşte bu durum onları bulundukları pozisyon nedeniyle daha da endişelendiriyor.
Göründüğü gibi Aziz Yıldırım FB'nin ayaklarına vurulan prangadır aslında!. Bu pranga ne FB'nin, ne de Aziz Yıldırım'ın işine yaramaktadır!. Yapılması gereken en doğru strateji, prangayı çözmek, yani Aziz Yıldırım'ı FB'nin himayesinden kurtarmak olmalıdır. Böylece hem Fenerbahçe UEFA nezdinde prestij kazanacak, hem de kamuoyunu bunaltan gerilim sona erecektir.
Eğri yolda düz yürünmez!. Yalanla, dolanla, içi boş kuru iftiralarla, kısaca illegal yollarla hukuksal bir davada hiç bir yere varılmaz. Yüce yargı karar aşamasına geldiğinde elindeki mevcut delillere bakar... Hukukun itici gücü, hakimlerin önündeki mevcut delillerdir. Hukuksal ahlak adalet mekanizması içinde yer alan hiçbir hakime keyfi davranma hakkı tanımaz.
Aziz Yıldırım ve yol arkadaşlarına tavsiyem; doğruluktan uzaklaştıkça daha çok batarsınız!. Gelin masum insanlara çamur sıvamaktan vazgeçin ki, sonradan ellerinizi yıkamak zorunda kalmayasınız!.
Neticeyi kuru gürültü çıkartanlar değil, hukuka uyanlar kazanır...
İletişim:eyhaber16@hotmail.com