Cumhuriyetimiz Yüzyıldır birikmiş safralarından, tüm engellemelere rağmen kurtulmaya çalışırken, bu konuda en olumlu sınavı yargı veriyor.
Geçmişte bizleri büyük ümitsizliğe ve endişeye sevk eden yargı, bu defa korkusuzca attığı adımlarla yüz akımız oldu.
Demokrasi sınavı veren dünya ülkelerinde, itici güç siyaset iken, bizim ülkemizde ise,bu görevi yargı üstlenmiş durumda. Tüm tehdit ve ağır eleştirilere rağmen yargıçlarımız olumsuzluklara aldırmadan, "Türkiye'de de yargıçlar var" dedirtecek kadar, onurlu bir bir mücadele vermektedirler.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; basına verdiği demecinde "Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmasıyla ilgili olarak, "Hukuk düzeni içinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Herkesin hukuk sistemi içinde sorumluluğu vardır. Dolayısıyla herkes hukuk karşısında eşittir" dedi. Ve bu konuda sayın Cumhurbaşkanı yargıya bir yol haritası çizmedi!
Başbakan R.T.Erdoğan ise; Genelkurmay Başkanı eskisi İlker Başbuğ'un tutukluluk hali ile ilgili; "Bu yasal süreç içerisinde benim herhangi bir yoruma, değerlendirmeye girmem doğru olmaz.Ama iki yıl Genelkurmay Başkanı olarak çalıştığımız bir mesai arkadaşımdır ve tutuklamayla değil de, tutuksuz yargılanma yolu olması bizim her zamanki arzumuzdur. Bunun da sür'atle bu noktada neticelenmesi şahsımın ve partimin arzusudur. Çünkü bu yol isabetli değildir." Mealindeki demecini okuyunca inanın ülkemin geleceği ile ilgili endişelerim artmaya başladı.
Sayın başbakan; yaptığı doğru işlerin yanında, sanırım belli bir azınlığın baskısına dayanamayarak çok fazla hata da, yapmaya başladı!.
Ne oluyoruz sayın başbakan, yargılama süreci ile ilgili irade senin elinde değil ki!. Ayrıca yargı ile ilgili fikir beyan edip, onlara ne yapmaları gerektiğini empoze etmeye kalkarsan, ülkemizde bağımsız yargıdan söz edebilir miyiz? Birde "Bu yasal süreç içerisinde benim herhangi bir yoruma, değerlendirmeye girmem doğru olmaz" diyorsun, ama doğru olmadığını kendi ağzınla ifade ettiğin davranışı uygulamaktan da geri kalmıyorsun!.
"Efendim İlker Başbuğ; bilmem kaç yıl görev yapmış da, demokrasi tarihimizde bir ilkmiş de, eski bir Genelkurmay Başkanı tutuklanırsa, TSK yıpranır mış da" falan-filan!.
Ne yapalım şimdi; İlker Başbuğ için hukuk düzenimizi değiştirip de, "Özel, İlker Başbuğ'u kurtarma mahkemeleri mi" kuralım!.
Darbeye teşebbüs yasalarda suç mu? Suç!
Bu adamın darbe yapmaya teşebbüs ettiği yönünde; sayın savcının ve mahkemelerimizin elinde yeterli delil var mı? Var!
O zaman daha neyi tartışıyoruz ki!. Bakınız hukukun içine tutarda duygularınız yerleştirirseniz; işte orada adalet rotasını kaybeder!
Kimse sözünü eğip-bükmesin, adam gibi "Biz İlker Başbuğ'a imtiyaz istiyoruz" desin, hiç boşu-boşuna birbirimizi yemeyelim!
Yalnııız bay Başbuğ'a imtiyaz isterken, şunu kimse, ama hiç kimse unutmasın: İlker Başbuğ'un olumsuz icraatlarının bedelini Türk Halkı ödemiştir. İlker Başbuğ görevi süresince ülkemize enerjisini kaybettirmiş ve sıkıntılı bir geleceğe hapis olmamıza neden olmuştur...
İktidar, ana muhalefet ya da yavru muhalefet, kimsenin ama hiç kimsenin, bay Başbuğ'u affetmeye hakkı yoktur.
Bu konuda bir tek yetkili merci varsa, o da Türk halkıdır..
Haaaa çok arzuluyorsanız; İlker Başbuğ'un affedilip-edilmemesini halka sorarsınız!.
Ne dersiniz yüreğiniz buna yetiyor mu?
Bakınız;İlker Başbuğ'u özel yasayla kurtarmaya çalışmak, Aziz-Yıldırım'ı kurtarmaya benzemez. Böyle bir vebali üstlenmeye kalkanın tarihteki yeri çok ağır olur...
Milletin arzusu hilafındaki çözümler; daima kaos getirir, daima hüsran getirir.
Kenan Evren'in 1980 Yılında demokrasimizin içine yerleştirdiği fitne tohumlarını 32 yıl çektik. Hala çekiyoruz da!
Kimsenin Türk Halkına "Defolu Demokrasi"yi yaşatmaya hakkı yoktur.
Şimdiii soran çıkabilir, "Ey Recep Aydın; ortada bay Başbuğ'u affetmek gibi bir söylenti mi var?"
Bunu sorana cevabım: evet hatta kuvvetli şüphelerim var derim!.
Değerli okurlarım: Ülkemizde, iktidar ve muhalefet, aynı türküyü seslendirmeye başladı mı, beni hemen sıkıntı basar!.
Örnek mi; Aziz Yıldırım'ı kurtarma yasası!. Milletvekili emekli maaşları...Veee şimdi de bay Başbuğ'un nasıl yargılanması ile ilgili ileri sürülen görüşler...
Darbecilik; Türkiye'nin ince bağırsağına yerleşmiş habis bir urdur.
Kimsenin ülkemizi ilanihaye bu habis urla yaşatmaya hakkı yoktur!
Darbecilere hakettikleri cezayı vermeden bu uru ülkemizin ince bağırsağından kesip atamayız...
Kalın Sağlıcakla...
