Her kafadan bir ses çıkıyor!. Ağzı olan konuşuyor anlıyacağınız!
Siyasette dikiş tutturamayıp, Genel Başkanlık koltuğundaki son günlerini yaşayan Kılıçdaroğlu, tutuklama kararı veren özel yetkili mahkemeyi kast ederek;"Bunların, siyasi otoritenin aldığı kararları onaylayan mahkeme olduğunu daha önce ifade etmiştim" derken,
Türk Siyasetinin en yeteneksiz adamı Devlet Bahçeli ise;
Başbuğ'un tutuklanmasını 'vahim' olarak nitelendirip, "Artık iyice şirazesinden çıkan darbe soruşturma ve iddialarının nerede duracağı ve kimleri kapsamına alacağı belirsiz ve şaibeli bir duruma gelmiştir." iddiasında bulundu.
Ak Partiyi tuşa getirmek isteyen ana, yavru muhalefet ve kaos medyası fikir beyan eder de,Avrupa Konseyi boş durur mu!
İnsan Hakları Komiseri Hammarberg, bu hafta Türk yargısı ile ilgili bir rapor sunacak, Genelkurmay eski Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanması üzerine yoğun tartışılan Türk yargısı, Avrupa Konseyi'nde, bu hafta sunulacak bir raporda değerlendirilecek miş!.
Çıkacak karar şimdiden belli!.
Ekonomisi gittikçe güçlenen, dış dünyada itibar kazanan bir Türkiye, onların işine gelir mi?
Düzmece Konseyden; Türkiye'yi itibarsızlaştıracak, İsrail'in yelkenlerini şişirecek bir karar çıkartmaları lazım!
Entel-Dantel takımının(!) batı medeniyeti diye lanse ettiği hasta adam Avrupa'nın, hukuk normları da kendileri gibi hastalıklı olduğu su götürmez bir gerçek...
Darbecilere hiç dokunmasan; "Türkiye'de demokrasi, askerin vesayeti altında" der...
Hesap sorarsın; o zaman da, çıkar "Genelkurmay Başkanlığı yapmış birinden hesap sorulur mu!"der!.
Vallahi yemin ediyorum;
Türkiye'yi yöneten meşru iktidar çıksa, deniz üstünde yürüse; bu defa da "Yüzme bilmiyor!" diye eleştirecekler!.
Haydi Batı Avrupa'yı anlıyoruz. Onların niyeti belli, "Bak Türkiye'yi nasıl dövüyoruz" diyerek, İsrail'e ve Ermeni dostlarına şirin görünecek ve akılları sıra Osmanlı'nın torunlarından intikam alıyoruz havasında görünecekler!
Peki ama, ana ve yavru muhalefete ne oluyor?
Tüm darbe planları,gece yarısı bildirileri, toprak altından çıkan lav silahları, kağıt parçası denilen ıslak imzalı belgeler, ve suç ortaklarının itirafları, ayan-beyan ortada iken, CHP ile MHP ne istiyor?
Bakınız; erdem sahibi siyasetçi karnından konuşmaz!.
Ne istiyorsun?.
Bu ülkede suç işleyenler; kaymak tabakadan, milletin ensesinde boza pişirenlerden, hazineyi soyan kumarbaz başbakan eskilerinden, yeğenlerden, biraderlerden, mason-locaları mensuplarından olursa, hesap sorulmasın mı?
Çık delikanlı gibi söyle!.
Kem-küm edip karnından konuşma!
95 Yaşındaki cuntacı Kenan Evren'den hesap sormakta geciktiği için, AK Parti'yi acımasızca eleştiren CHP ve MHP, ne oldu da İlker Başbuğ'dan hesap sorulunca, hukuk ayarları bozuldu?.
Çünkü Evren; darbeyi kendine iktidar yolunu açmak için yaparken,
İlker Başbuğ ise; CHP+MHP koalisyonu için kanunsuz mücadele verip, risk almıştı!.
Yani ortada bizim darbecimiz, bizden olduğu için iyidir(!) gibi bir fikir ishali var!.
Ya hu! Bu kadar ucuz siyaset yapılır mı, Allah aşkına?
Bir de onlara iktidar vizesi vermeyen halkı, cahillikle suçlarlar!..
Oysa göremedikleri tek şey; Türk halkı onların sandığı gibi cahil değil.
Türk halkı "Tilkinin kümese Vali yapılmayacağını" çok iyi biliyor!.
Aradan "Bin Yıl"da geçse, Türk halkı, Statükonun muhafızı, bu CHP'ye ve bu MHP'ye, asla iktidar vizesi vermez...
Kalın sağlıcakla.....