Bütün bozuk kimliklerin en kirlisi, devletimizi temsil eden makam sahibi kişilere saldıran alçaklar ve onlara dolaylı destek veren tıyneti bozuk kansızlar-dır! .
Çünkü makam sahibi kişi konumu itibariyle Türk Milletini temsil etmektedir.
Ona yapılan saldırı da milletimize yapılmış sayılır.
Haydi sayın bakanın makamından konumundan falan vazgeçtik, bizim kültürümüzde misafire "Dostluk ve kardeşliğimizi pekiştirici tavır geliştirmek, ona huzur duyacağı bir ortamı sağlamak, insan olmanın ölçüsüdür."
Ama alçakların bulunduğu ortamlar, fazilet ve erdem sahibi insanlar için cehennemdir...
Bugün hangi ortama girerseniz-girin, orada bozuk karakterli insanları tavır ve davranışlarından hemen tanırsınız.
Onlar için tek amaç vardır.
Bütün güzelliklere ve iyi şeylere karşı çıkmak ve insanlığa bunları kazandıranlara düşmanlığını ortaya koymak!
Nevşehir’de gerçekleştirilen 50. ulusal, 24. Uluslararası Hacıbektaş-ı Veli Anma Kültür ve Sanat Etkinliklerinde Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a yapılan çirkin saldırı; alçaklıktır, kahpeliktir!.
Hele-hele saldırganı koruma altına almak, onun yaptığı eylemden dolayı yanağını okşamak(!) saldırganın ceza almasını önlemek için; "kendisini polisin darp ettiğine" dair düzmece raporlara başvurmak, alçaklıktır, şerefsizliktir!.
Ama bunu CHP ilk defa yapmıyor ki!.
Genel Başkanlık koltuğuna oturmuş malum rezil bile, halka hitaben yaptığı konuşmada, sayın Başbakana "Ananı" diye ölmüş anasına söverse, onun takipçileri de, her türlü kansızlığı-orostopolluğu çekinmeden sergiler!.
Hacıbektaş-ı Veli’yi anma programı kapsamında orada sevgi, barış, kardeşliğin ve hoşgörünün hakim olduğu bir atmosferde; sayın Bozdağ, Törenlerin açılışında Hacı Bektaş-ı Veli'nin ruhuna ve fikrine uygun bir konuşma yapıyor.
Kendini bilmez bir gurup ve arkasından CHP’li Pazarcık Belediyesinde çalıştığı öğrenilen Hüseyin Satı adlı adi Hacı Bektaş-ı Veli’nin maneviyatına yakışmayan çirkin bir saldırı gerçekleştiriyor.
İşte insanın yüreğini acıtan gelişmelerde bundan sonra ortaya konuyor:
Önce CHP'li Durdu Özpolat, saldırgana ismiyle hitap ediyor. Bir doktor, polisler darp etti diye sahte rapor veriyor.
Halbuki ki darp falan yok. Sadece yakalanıp gözaltına alınma var.
Polisin saldırgana bir şey yapmadığını herkes gördü.
Raporun sahte olduğu, hemen arkasında alınan kat'i raporla ortaya çıkıyor.
Tabi sahte raporu veren doktor bozuntusu ile ilgili gerekli işlem yapılması lazım.
Sonra Gökhan Günaydın, 'Hacı Bektaş-ı Veli etkinliklerinde yaka paça gözaltına alınan zorbanın yanından, gazetecilere emniyetteyiz' diye twitt atıyor.
Siyasi görüşü ne olursa olsun, eğer bir yerde suç varsa suç işleyen kişi suçüstü yakalanmışsa böylesi bir olay karşısında suçlunun ve suçun karşısında tavır takınamıyor-sak o zaman insani, ahlaki ve hukuki değerlerden nasibimizi yeteri kadar almamışız demektir."
Bütün hadiselerin kaybedeni ve kazananı vardır.
Bu hikayenin kaybedeni de her zaman olduğu gibi yine CHP olacaktır!.
CHP hassas dönemlerde aramıza nifak sokmayı, içimizde fitne çıkartmayı ne yazık ki siyaset sanıyor!
Birde bay Kılıçdaroğlu, bütün olan-bitenden sonra törende yaptığı konuşmada çıkmış; "incinsen-de incinme" diyerek, sözüm ona sayın Bozdağ'a insanlık dersi veriyor!.
Be rezil adam; sen insanlıktan zerrece nasibini almış olsan, sayın Başbakanın ölmüş anasına sövmez sin.
Sende zerrece ahlak olmuş olsa, partin içinde polisimize ana-avrat söverek siyasal ahlakı dinamitleyen alçakları CHP'de tutmazsın!. Sende zerrece demokratik ahlak olsa, "Ergenekon Terör Örgütü" gibi her türlü pisliğin içine girmiş bir melanet yuvasının, kayıt olmak için adresini aramazsın...
Ey CHP, ey ülkemizdeki huzur ve barış ortamının ayarını bozmaya çalışan kökü belli şer odakları; ne yaparsanız yapın, bu millet vicdanını kaybetmiş olanlara itibar etmez. Çünkü "Kanlı geçmişiniz" bir yafta gibi boyunlarınızda asılı duruyor...
Ne yazık ki, ülkemizde yaşanan bütün olumsuzluklar CHP'yi işaret ediyor.
CHP sadece bir siyasi parti değildir!.
CHP aynı zamanda, yıllardır geleceğimizi karartan, kesintisiz bir hikayedir...
CHP siyaset yapma kabiliyetini yitirmiş, kapitalizmin vitrinidir.
CHP, fırsat bulduğunda darağaçlarını adres gösterebilecek kadar ilkel bir nefret duygusuyla hareket edebilen, demokrasinin göğsünü sıkıştıran bir taş gibidir!.
Unutmamak gerekir ki; aynaların iki yüzü vardır. Ve bir yüzü olmadan öteki yüzü de olmaz!.
Siyaset en iyileri konuşur ve kuralları sadece aslanlar koyar...
Hiç kimsenin karanlık mihraklardan medet umarak bu ülkeye huzursuzluklar yaşatmaya hakkı yoktur.
AK Parti ile derdi olanlar, huzur ortamını sabote ederek değil, çareyi sandıkta aramalıdırlar.
Kalın Sağlıcakla.
