Sosyal Bilimler Kişiliği tanımlarken;
"Kişilik bireyin düzenli düşünüş,duygu ve hareketlerinin tutarlı bir bütünüdür" der.
Bir kişi kendi aklını bir kenara atarak başkasının aklıyla hareket etmeye başlarsa; silik, kişiliksiz, teslimiyetçi ve öz-güvenini yitiren bir birey olma yoluna girmiş demektir!.
Bu tür insanların en belirgin özelliği de, "koyun"laşmaya başlamalarıdır!
Anadolu deyimi ile "Çay-sıra bırakırsınız, yol-sıra geri dönerler!"
Çoğu zaman tasmalarının kimin elinde olduğunu kendileri de bilemezler!.
Koy önlerine bir-kaç şişe şarabı, onlara istediğin eylemi yaptır!
Fahişeler bedenlerini gecelik kiraya verirken bu reziller, bir şişe şaraba hem bedenlerini, hemde zekalarını uzun süreliğine efendilerine teslim ederler!
Fahişelerin güzelliği bitince, son kullanma tarihleri de biterken, onların en büyük avantajları son kullanma tarihleri kolay-kolay bitmez!. El ve ayakları tutana kadar, bir şişe şarabın hürmetine(!) efendilerine hizmette kusur etmezler!
Haaaa birde malum-medyamız içinde yer alan "fikir-fahişeleri"de var ama onlar bugün konumuzun içinde yok!
"Gezi Parkı Eylemi" diye başlayıp, bir 28 Şubat'a, 27 Mayıs'a dönme arayışına sapan, Taksimdeki eylem yerine gidip oradaki hayatın içine girerek havasını koklamaya çalıştığımı daha önce yazmıştım.
Ne istiyordu kendini çevreci olarak tanıtan, çoğu gençlerden oluşan o insanlar?
Hükumetle ve sayın Başbakanla ne alıp-veremedikleri vardı?
Belli bir ideolojik düşünce-yemi sahipler? Onu anlamaya çalıştım...
Yok. Çoğunun ideolojinin ne olduğundan bile haberi yoktu!.
Zaman-zaman iyi giyimli bazı insanlar eylem yerine gelip-gidiyor, liderleriyle gizlice konuşup eylemcilere de gaz-verip dönüyorlardı!
28 Şubat döneminde derin devlet vardı.
Taksimde ise "Derin holding" sahipleri.
Cem Boyner geldiğinde ise eylem yeri, bayram yerine dönüşüyor, çapulculara direnme azmi geliyordu!
Kızlı-erkekli bira içen bir gurubun yanına yaklaştım.
Her birinin gözleri alkolden küçülmüş, konuşurken dilleri dolanıyordu!.
Bir tanesi yanındaki genç kızın belini sıkıca kavrarken, diğer yandan da, "Abi bu eylem hiç bitmesin itiyoruz!" deyiverdi!
Saf saf neden diye sorduğumda ise; önündeki yere gelişi-güzel yayılmış yiyecek ve içeceği göstererek "Abi görmüyor musun; bütün yiyecekler ayağımıza geliyor. İçecek ise gırla!"dedi.
"Peki ya uyuşturucu, uyuşturucu da veriliyor mu?" diye sorduğumda ise, "Abi uyuşturucuyu polisle sıcak temasa girenlere ve molotof atanlara veriyorlar" deyiverdi!.
"Abi o tinerciler var ya, çoğu Molotofçu oldu. Hiçbir şeyden de korkmuyorlar!" dedi.
Muhabbeti iyice koyulaştırmış tık. Alkolün etkisinden olacak benden hiçbir şey saklamıyorlardı!.
"Gezi Parkı Eyleminde" makaleme girişte yaptığım bilimsel tanımlamaya bire-bir uyan insanları gördüm!. O insanlardan yayılan pis ve kötü kokuyu yine aynı insanların umursamadığına tanıklık ettim.
Orada ülkemizin geçmişte yaşanmış kayıp yıllarını gördüm. Orada "Demokratik Cumhuriyeti" dillendirmek yerine, tek parti dönemini gösteren bozuk pusulası peşinde her-gün irtifa kaybeden ana-muhalefetin "Cumhuriyetin egemeni seçilmişler değil, asker ve sivil bürokrasi olmalıdır" arayışlarına şahit oldum...
Taksimde meşru bir süreçten kriz çıkarma peşinde koşan ana-muhalefeti ve holding sahiplerini el-ele kol-kola güç oluşturmak peşinde koşarken gördüm...
Halbuki sayın Erdoğan; CHP ve Kılıçdaroğlu gibi olmadığı için başarılı...
Türkiye tek-parti zihniyetinden sıyrıldıkça da, AK Partinin arkasındaki kalabalıklar artıyor ve destekçileri çoğalıyor...
AK Parti artık insanımızın zihinsel coğrafyasına girdi. Türkiye'de siyaset ile derin devlet arasındaki engelleri kırdığı için elini nereye atsa başarılı oluyor.
Muhalefet AK Parti ile rekabet edemediği için kavgalı bir görüntü çiziyor. Taksim eylemi bu yüzden tezgahlandı!
Bu gidişle AK Parti yaptığı ekonomik hamlelerle bir yandan Türkiyeyi zenginleştirirken, diğer yandan da daha uzun yıllar kalıcı olacağının görüntüsünü çiziyor.
AK Parti topluma hizmet edip, huzuru tesis ettikçe, Ankara'da devlet imkanlarıyla yaşam sürdüren, kendi egemenlikleri için korku yayan anlayış kaybetmeye devam edecektir.
CHP yırtınacak. Ama Türkiye demokrasiye doğru, hızla yola devam edecek.
Kim ne derse desin; Türkiye'de toplumsal hareketlilik AK Parti ile birlikte başladı.
Nihayet Türk -Halkı partisini buldu...
Kalın Sağlıcakla.