RECEP AYDIN-Sosyal Bilimci
eyhaber16@hotmail.com
İnsan karakterinin en belirleyici faktörü ahlaktır.
Ekonomik, sosyal, ya da siyasal; toplumun bugün yaşadığı, içinden çıkılmaz gibi duran bütün problemler, ruh ve ahlak problemleridir.
İnsanlığın olmazsa olmazı ahlak ve edeptir.
Temiz bir ahlakı ilke edinen toplumlar; çözümlenmesi imkansız, ekonomik ve sosyal sıkıntılarla pek karşılaşmazlar.
İçinde Allah korkusu taşımayan bireyler, sayısı az da olsa sosyal huzur ve istikrarın altına konmuş bombalar gibidir.
Ne yazık ki toplumun ana hücrelerine yerleşmiş, ne pahasına olursa olsun, para kazanmayı ilke edinmiş, bütün ahlaki değerleri ayaklar altına alabilen bir zihniyet var.
Adı tv. reklamlarında sıkça tekrarlanan kocaman-kocaman şirketlerin ürettikleri mallara insan sağlığına zararlı maddeler karıştırdıkları halde, anılan mallarının market raflarında satışına hala devam ediliyor olması, gelecekte insan sağlığı açısından büyük sıkıntılarla karşılaşabileceğimizin ürkütücü işaretidir.
Adam sucuk adı altında, sağlığa aykırı maddelerle insanlığı zehirliyorsa, peynircilik yapıyorum deyip, bakteri üreten maddeleri peynir kılığına sokup, bu topluma yediriyorsa, ve ahlaksızlığı yaptığı belgelerle sabitse, bu gibi rezillerin gıda üretimi konusunda bir faaliyette bulunamaması gerekir.
Daha fazla para kazanmak için toplumu zehirleyen bu zihniyet sapık bir zihniyettir.
Ve biz tüketiciler; toplumun daha güvenli gıdalar tüketmesi için bu rezillerle mücadele etmemiz gerekmektedir.
Mücadeleye önce sahtekarlık yaptığı belirlenen firmaların ürünlerini hala raflarında satışa sunan market yöneticilerini "Bu sağlıksız ürünleri raflarından kaldırmalarını" ikaz etmekle başlayabiliriz.
Toplumda zehirli ürünleri üretenlerle mücadele kültürü oluşması, bu tip firmaların tasfiye olmasına neden olduğu gibi, istismar alanlarını da yok eder.
Nasıl mı bakın izah edeyim:
Bu gıdaları tüketerek ileride büyük bir hastalığa yakalanma riski taşıdığı için "Zehirli gıdalar" olarak adlandırabileceğimiz işlenmiş et ürünlerini piyasaya süren firmaların bu faaliyetlerinden dolayı dişe dokunur ceza almadıklarını, ve bu nedenle benzeri içerikle aynı ürünleri marketlerden satın alma riskinin hala devam ettiğini, büyük bir üzüntü ile tespit etmiş bulunmaktayım.
Peki bu konuda neler yapabiliriz?
Bu konuda iki yol var:
1)- Tüketicinin yapacağı bireysel mücadele.
2)- Devletin bu tip gıdaları üreten firmaların, o üretimden sorumlu olan üst düzey personelini, mesela veteriner ve gıda mühendisini, içinde et haricinde olumsuz bir nesne tespit edildiğinde hapis cezasıyla cezalandıracak, yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Bu konuda çok hassas olduğunu bildiğim, sayın Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanı M.Mehdi Eker'in, yukarıda saydığım benzeri etkili tedbirlerle, zehirli gıda üreten firmaların istismar alanlarını, devlet alanının kendisine verdiği gücü kullanarak ivedilikle imha etmesi lazım.
Dostlarım, insan sağlığına zararlı gıda üretmenin, birinin yemeğine gizlice zehir koyarak onu zehirlemekten farkı yoktur.
Hatta anılan firmalar, ürünlerini cicili-bicili ambalajlarda satarak, tüketiciye zehiri altın tasta sunmak gibi büyük bir ahlaksızlık örneği de sergilemektedirler.
Hileli gıda üretenler; ahlaki değerleri alabildiğine esnettikleri için kalleş olmak gibi bir tabiatları var.
Öyleyse mücadele net olarak yapılmalı ve insan sağlığına kast eden bu cellatlara fırsat verilmemelidir.
Hassasiyet toplumdaki sıkıntıları onarır.
Kuş bile iki kanadı üzerinde uçmaktadır. Öyleyse; sağlıksız olduğundan şüphelendiğimiz, ürünlerle ilgili daha önce de yazdığım gibi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın "Alo 174" hattını arayıp, devlete yardımcı olarak, üzerimize düşen vatandaşlık görevimizi bihakkın yerine getirmeliyiz.
Unutmayalım ki; "Kötülüklerle mücadele ederek, başkalarının hayatlarına güneş saçanlar kendi yaşamlarını da nurlandırırlar."