RECEP AYDIN-Sosyal Bilimci
eyhaber16@hotmail.com
Son günlerde bir tiyatro tartışmasıdır sürüp gidiyor; tiyatrocular buldukları her kalabalığa, gördükleri her kameraya, tutulan her mikrofona "Tiyatroma dokunma, bu iktidar sanata karşı, sanat özgür olmalı, bu durum Atatürkçü düşünceyi yok etme hamlesidir" gibi, bilindik cümlelerle iktidara saldırırken, bir yandan da toplumdan tiyatro ile ilgili görülmesini istemedikleri asıl gerçekleri saklamaya çalışıyorlar...
Kısaca bu elitlerin itirazlarında gerçeği açığa çıkartacak bir nüans yok.
Birileri onlara dedi ki, "Bağıracaksınız, hükümeti sıkıştırmanız ve yumuşak karnından vurmanız lazım."
Eh hal böyle olunca, "Saldır co!"
Bütün bunların yanında hayatında tiyatroya gitmemiş, Tarık Akan ve benzeri gibi solak zihniyetli adamlar, sırf iktidarı itibarsızlaştırmak uğruna gösteriye katılıyorlar.
Dostlarım hepimiz biliriz devlet kesesinden saltanat sürmeye alışmış bu sülükleri!.
Devlet Opera ve Balesinde, yaptıkları içine tükürülecek cinsel içerikli heykellerde, Kars'ın en hakim tepesine yerleştirilen ucubelerde, görürüz onları. Ama bir noksanla; o sanat diye sunulan ne idüğü belirsiz acayipliklere devlet kasasından aktarılan milyonları hiç bilmeyiz!.
Çünkü; yıllardır pıstırılmışız, korkutulmuşuz, cesaretimiz kırılmış, hareket kabiliyetimiz bitkiselleştirilmiş...
28 Şubat sürecinde hiç Atatürk heykeli bulunmadığı iddiasıyla İstanbul Sultanbeyli'ye Atatürk heykeli diken ve yerel yöneticilerle polemik yaşayan dönemin 2. Zırhlı Tugay Komutanı Osman Doğu Silahçıoğlu, Sultabeyli Belediye Başkanı A.Nabi Koçak'a sıkıntılı anlar yaşatmıştı.
1995 yılında Kurmay Albay rütbesi ile Genelkurmay Başkanlığı Basın Sözcülüğü de yapan Silahçıoğlu, 2. Zırhlı Tugay Komutanı olarak görev yaptığı 28 Şubat sürecinde Atatürk heykeli tartışmaları ile adından sıkça söz ettirmişti.
Silahçıoğlu, Sultanbeyli'de "okul önleri ve caddelere Atatürk heykeli dikerek" dönemin yerel yöneticileri ile yoğun polemik yaşamıştı. O dönemde terör estirerek, heykel hamlesi başlatan rezillerin destekçisi kimdi biliyor musunuz?
Onları ülkeyi sıkıntıya düşüren "Cumhuriyet mitingleri"nden, darbeci alçakları alkışlarken, halkın inançlarını alaya alırken, sahnede gayri ahlaki oyunlar sergilerken, haklı bir şerefe sahip tarihimizle alay ederken gördük daima.
Devlet ve Şehir Tiyatrolarını da aynı kafa yönetti hep...
Evet sahnede hiç yoktular ama, ideolojik kavgalarda hep başrolde idiler!.
Çünkü sülükler sadece bataklıkta yaşarlar.
Maaşını halk'tan alacak ama yine de; onun temsilcisi iktidara, halka ve değerlerine saldıracak.
Oysa Gösteri Sanatlarında rol model, edep ve haya olması gerekmez mi?.
Bakınız; bu rezaleti iyi okumak lazım.
Genco Erkal denen kemalist solak, özel tiyatro kuracak ama yine de Devlet Tiyatrolarında neler yapılması gerektiğine dair fikir beyan edecek.
Tiyatro perdesinin arkasında ideolojik bir kavga yaşanıyor. Birileri yıllardır çöreklendikleri ve saltanat sürdükleri mevzilerini terk etmek istemiyor.
80 Milyonluk Türkiye'de 1.700.000 tiyatro seyircisi var. Yani tiyatronun Türk seyircisinin dünyasında yeri yok.
Devlet Tiyatroları'da ve Şehir Tiyatroları'da belli bir ideolojinin tekelinde olduğu için başarısız.
Bir Yılda devletin tiyatrolara akıttığı para "48 Milyon Tl."
Peki bu şarlatanlar sergiledikleri oyunlarla bir Yılda ne gelir elde etmişler dersiniz? Sadece "4 Milyon Tl."
Rakamlar ortada!.
Şimdi bu başarısızlıklarına bakarak onların sanat yaptığını söyleyebilir miyiz!.
Kimse kusura bakmasın;bir sanat dalı kendi ayakları üzerinde durmayı beceremiyor da, devlet desteğine ihtiyaç duyuyorsa, onun değeri toplumsal faydasıyla ölçülür. başarı yoksa, sanatta yoktur. Ayrıca ekmek yediği kapıya söven adama da sanatçı denmez.
Bu ülkede; yasama, yürütme, yargı bile denetlenebiliyorsa, tiyatrocular niye denetlenmesin?
TRT'de çalışan sanatçılar edepsizlik yapabiliyorlar mı? Ya da Özel Tiyatrolardan hükümetle ilgili şikayeti olan var mı?
Muhsin Ertuğrul bile repertuarını kendisi yapamıyordu.
Bunlar kendilerini Muhsin Ertuğrul'dan bile daha önemli görüyorlar!.
Tiyatroculara sesleniyorum; belli bir kitleyi yanına katıp yaygara çıkartmak adamı haklı yapmaz.
Sanat; doğruları bulmak ve gerçeğe ulaşmakla başlar.
Hayat, halkın sırtından sömürerek semirenleri affetmez.
Şunu unutmayın:
Otlar ne kadar büyürse büyüsünler, asla ormana hakim olamazlar....