"Yüce Allah'ın, kıyamet günü ademoğlundan hesabını istediği suç, şeytana tapmalarından değil, onun emrine uyup, yolunu takip etmelerindendir."
Bu ülke; tüm ruhunu, bedenini şeytana kiralamış ve onun yolundan giden yöneticilerden öyle çekti ki, bir örneğini 3'ncü dünya ülkelerinde bile zor görürsünüz.
Üstelik ihanet derecesinde ülkemizin geleceğini karartan bu hainler sürüsü; geleceğimizi çaldıkları yetmiyormuş gibi, halkımıza da neşesini kaybettirdiler.
"Başlangıç sonuçların tecelli yeridir". Kimin başlangıcı halka hizmet olursa, sonu da, onunla olur.
Amaaa kıblelerini mason localarına çevirenler, milleti hep unuttular.
Görev alanına girmediği halde, sivil iktidarı adam yerine koymayıp, kendi aklıyla İsrail'le savunma antlaşması yaparak, milletin hazinesini, Yahudi efendilerine peşkeş çeken generaller gördü bu ülke!.
Üstelik bu durum bir değil, iki değil, otomasyona bağlanmış gibi yıllarca sürdü...
Yaşanan her darbe sonrasında, dış borcumuz ha bire artarken, gayrimeşru Yahudi devleti de, biraz daha palazlandı!..
Onların vatan sevgisinde gönülleri ölü olmasına rağmen, darbecilik hususunda, gözleri hep açıktı.
Tek düzenleyici onlardı!.
Sivil iktidar hangi kararı alsa, malum medya tuzlukları, pardon mikrofonları kapar, "asker bu konuda ne düşünüyor" güzellemeleri düzerlerdi!.
İç politika, dış politika, eğitim, başörtüsü sorunu, üniversiteler, bankalar, her şey ama her şey onlardan sorulurdu!.
Onlar dünyanın bile kendi eksenleri etrafında döndüğüne inanırlardı!.
Her zaman pişkindiler!.
Suç olduğunu bildikleri halde, ellerinin altında, "Ayığışığı, Yakamoz, Eldiven, Kafes, Balyoz, internet andıcı" gibi darbe planları, hazır ve nazır beklerdi!.
Askerliği unutmuşlardı!.
Bir tek, balolarda, tenis kortlarında, alternatif Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında görülüyor, sair zamanlarda ise; orduevlerinde, bir yandan viskilerini yudumlarken, diğer yandan da "Ne olacak bu memleketin hali" diyerek efkar dağıtırlardı!.
Pkk denilen çete; her gün karakollar basıp, şehid sayımızı arttırırken, onlar halka "Kanları yerde kalmayacak ninnileri" söylerlerdi!
Yedikleri haltları(!) eski Genel Kurmay Başkanlarından Işık Koşaner'in, gizli bir toplantıda sarf ettiği şu sözleri çok güzel ortaya koyuyordu:
Bay Koşaner;
"Yasaların yönetmeliklerin dışında hareket ettik. Bazen etmememiz gerekiyordu ama bunu yol yaptık. Hakkımız olmayan imkanları kullandık. Halen de var. Onlar da karşımıza çıkacak" diyordu.
Savcılığın bay Başbuğ'u ifadeye çağırdığını duyunca,
"İşte adına hayat denilen bu değirmen; bir gün gelir sizi hatalarınızla yüzleştiriverir." deyiverdim.
Reşadiye'de 7 askerin şehid edilmesiyle ilgili provokasyon şüphelerinin dile getirilmesine sinirlenen dönemin borucu generali İlker Başbuğ, Oruçreis Firkateyni'nden siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları da dahil, toplumun tüm kesimlerini hedef alıp nutuk çekerken çok pervasızdı!.
Beyimiz; "Mahkemeye çağırılırsam gelirim" diyerek, sanki başka şansı varmış gibi intisab buyurmuş!.
Generalimiz bulunduğu durumun ciddiyetinin hala farkında değil!.
Hala kendini millete gözdağı verdiği Oruç Reis Firkateyni'nde sanıyor! Birilerinin ona o savaş gemisinden indiğini hatırlatması lazım!.
"Heeey general o gemiden ineli epey oldu!. Karadasın karada!"
"Dereler kolay yolu seçtikleri için dolambaçlı olurlar!"
Bay Başbuğ'nun dönemi, ne yazık ki, TSK'nın en karanlık dönemlerinden biridir!
O TSK içerisinde dönen dolaplara dur demek yerine, olan biteni inkar ederek hep kolay yolu seçti...
Önce "Toprak altından çıkan silahlar için" 'TSK'nın envanterinde yok. Bu bir boru parçasıdır!' dedi. Ama gerçekler generali yalanladı.
"Kağıt parçası" dediği belgenin 'ıslak imzalısı' ortaya çıktı.
Doğrusu bu ya; İhanet tarihimizi kaleme almaya kalksak, bay Başbuğ'a çok sayfa ayırmamız gerekecek!
"İnsan iki şeyi iyi bilmelidir; biri haddini, diğeri de hesabını"
"Ey kalbi olmayan boş davullar, 'Can Bayramında' nasibiniz tokmaktan ibarettir"
Adil insan, namuslu insan, hakkını görevi ile yapan insandır.
Hey gidi yükseklerde yer tutupta, milletin huzurunu dinamitleyenler hey!
Bir daha içinden çıkamayacağınız, boyunuzu aşan çukurlar sizi bekliyor!
Değerli okurlarım kalın sağlıcakla.