Türkiye gibi birbirinden bağımsız işlevleri, değerleri, nitelikleri olan ve tümünün bütünlüğü ahlaki değerleri içeren bir ülkede siyaset yapanların, ahlaki normlara uymadan yaptıkları konuşmaların sonunda onların mehteran marşı gibi bir ileri, iki geri yerinde saymalarına ve önceden bulundukları konumun daha da gerisine düşmelerine neden olur...
Bay Kılıçdaroğlu gibi CHP'nin genetik kodlarının en belirgin kromozonlarını taşıyan, proje kabızı bir siyasetçi(!) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ithafen, "Dolmabahçe'de oturup, Kadıköy'den gelen vapurlardaki kadınları dikizliyor" derse, ahlaki değerlere "Kuyumcu hassasiyeti gösteren" bu halk, kendisine bir müfteri kadar değer verir ve onu siyasetin yüz-karası olarak görür...
Evet "Dil küçüktür ama cürmü büyüktür".
Başkalarını tanımak akılcılıktır. Kendini tanımak gerçek bilgeliktir.
Edep ve ahlak güçtür. Siyasi rakibine saygılı davranmak ise, bir erdemdir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun; sayın Erdoğan'a sık sık gayri ahlaki cümlelerle saldırması bir aczi yetin göstergesidir!.
Bugüne kadar hiçbir proje ortaya koymadan, bütün siyasi paradigmasını sadece iftira-fitne ve sinkaflı küfürler üzerine oturtan bay Kılıçdaroğlu, Türk demokrasisi ve siyaseti için yüktür.
Bakınız; bay Kılıçdaroğlu iftira-fitne ve sinkaflı küfür siyaseti ile, siyasi mücadeleden kaçmakta, bu durumdan ise, yıllardır bir türlü rayına oturtamadığımız demokrasimiz ağır yaralar almaktadır...
"Siyasi Er Meydanında" kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Ancak kendinizi sevilecek bir insan yapmak için çabalayabilir-siniz.
Bugüne kadar, tevazu, anlayış, insanlık, dürüstlük, kibarlık ve fikir namusuna sahip olanlardan bu ülkenin hiçbir zarara uğradığını görmedik.
Ahlaki değerler gönüller yapan büyü gibidir.
Bu değerlerden uzaklaşan bay Kılıçdaroğlu gibi ağzı-bozuk siyasetçiler eninde sonunda zararlı çıkar.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, "Öğrencilerin kaldıkları evler, daireler veya pansiyonlara dair müracaatlar oldu. Değerlendirmeler yapıldı. Cinsiyet ayrımı yapılmaksızın barındırılan ev veya dernek binası adı altında birçok yerde yapılan operasyonlarda, maalesef gençlerin bir arada bulundurulduğunu, onlara şiddete ilişkin eğitimler verildiğini, hatta silah ve bomba hazırlama eğitimleri verildiğini gördük. diye feryat ederken;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, öğrenci evlerine yönelik bu çıkışa ilişkin olarak, “Gençlerin namus bekçiliğini yapmak ne zamandan beri siyasetçilerin işi oldu? Bu kafa bu ülkeyi yönetemez” dedi.
"Kötü huylu insan kırılmış saksı gibi gibidir" ne yazık ki bay Kılıçdaroğlu'da bunun en bariz örneğidir.
Şerre kapı açanlar ondan istifade etmenin yolunu ararlar.
Bay Kılıçdaroğlu ahlaki sorumluluğu terk-ettiği gibi, siyasi mesuliyetini de terk etmiştir.
Bay Kılıçdaroğlu'nun güttüğü politikaların bir hizmet yarışı olmadığını bu halk biliyor ve görüyor.
Ah birde Kılıçdaroğlu ve yandaşları görebilse!
Ey Kılıçdaroğlu, ey CHP "Eğer ormanda sağ kalmak istiyorsanız, su neredeyse oraya gideceksiniz"
Ahlak ve edep siyasetin namusudur. Ahlaksızlık kimseye itibar kazandırmaz.
Şunu asla unutmayın; küfür ve fitne siyaseti size sahip olduklarınızdan daha fazlasını kaybettiriyor..
Kalın Sağlıcakla.