İdeoloji; halka güvensizliği, toplumsal bölünmeyi, hoşlanmazlıkları, umutsuzlukları, korkuları vb. içerir.
Laisizm ve kemalizm ideolojisinde; bu ideolojiye sırtını dayayıp, saltanat sürenlerin baskıya dayanan öğeleri yanında, kapitalist düzenin sömürdüklerine karşı, uyguladığı dayanışma duygularını da, isyan duygularını da, coşku ve hayranlık duygularını vb. duyguları da buluruz.
Bütün bunların hepsi, adına kemalizm ve laisizm dediğimiz ideolojiyi oluşturan şeylerdir.
Peki ideolojonin toplum üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
Bu soruya cevabı; ideolojinin, kendini yaşatabilme çarelerelerine bir neden olarak, ya da etkileme yeteneğinde gerektiğinde zor kullanarak da olsa, bir şey yapabilen, güç olarak anlamak lazımdır.
Bunu yapabilmek için de, ideolojik etkenin devletin gücü olarak anılan unsurlarını elinde bulundurması zorunludur.
Örneğin Laisizm ve kemalizm; bu bakışla anlamamız gereken birer ideolojik etkendir.
Önemli bir biçimde toplumsal barışı dinamitleyen manevi güçleri vardır.
Her ideoloji gibi laisizm ve kemalizm de, bilim ve sanat alanından tutun da özelleşmiş her alanda bir ideoloji oluşturan, kendince tanımladığı fikirleri vardır.
Din, ahlak, hukuk, eğitim, bilim, felsefe, edebiyat, sanat, şiir, üniversiteler ve topluma etki eden bütün unsurlar, kemalizm ve laisizmin kullandığı sömürü alanıdır.
Bütün ideolojilerde olduğu gibi laisizm ve kemalizm'de, egemenlerine saltanat sürebilmeleri amacıyla ihtiyaç duydukları gücü sağlayabilmek için toplumsal dinamikleri baskı altında tutmak zorundadır.
Buna örnek olarak geçmişte bir prof'un sarf ettiği "Laiklik için gerekirse üniversitelerde eğitimden vazgeçebiliriz" sözlerini örnek gösterebiliriz!.
Sistemin kaymağını yiyen kemalist ve laikçi yobazların "Atatürkçü eğitim, Atatürkçü düşünce,ulusalcılık" gibi sıkça bahsettiği kavramların görünenden ötesinde, mevcut olan saltanat alanını koruma ve genişletme çabası yatmaktadır.
Bu kadar uzun bir girişi niye yaptık?
Şimdi siz "Yeni Anayasa" görüşmelerinde, mevcut anayasa'nın ilk dört maddesini görüşme dışı bırakıp, diğer maddelere geçerseniz, bu maddeler üzerinde ülke yararına olabilecek en ufak bir uygulamaya gidemezsiniz!
Çünkü; anayasa maddeleri üzerinde yapacağınız her hamle laisizm ve kemalizm'e takılır!.
"Görüşmeyi yaparken ilk dört maddeyi dışarıda bırakalım, önce mutabakat sağlayabileceklerimizi görüşelim, sonra döner ilk dört maddeyi ele alırız" demek, "Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek" gibi, yanlış bir başlangıç yapmak olur!.
İleride zıtlar arasında yapacağınız görüşme, çözdük dediğiniz bütün maddeleri daha da içinden çıkılmaz bir hale sokar...
Peki ne yapılmalı?
Yapılması gereken ilk iş; başlangıç olarak, anayasanın "Değiştirilmesi teklif dahi edilemez" diye tanımlanan, ilk dört maddeyi ele almak olmalıdır.
"Doğru bir başlangıç tüm icraatlerin anasıdır"
Yoksa biz, ülkemizin enerjisini tüketen maddeleri daha işin başında ele almadan diğer maddelerde uzlaşma sağlarsak, sadece boş bir desti bulmuş gibi seviniriz!
Hz. Mevlana ne de güzel söylemiş;
Desti bulmuş bir adam, yokmuş suyu,
Parçalanmış desti, tam bulmuşken kuyu!.
Korkan kişi, korktuğuna ulaşmadan selamet bulmaz! Sadece doğru başlangıç ve iyi niyetle yapılan işler ülkeyi aydınlatır.
Anayasa doldurulacak bir vazo değil, toplumsal dinamikleri tutuşturacak bir ateştir.
Bu konuda bir adım atabilmek için tüm zorlukları göze alanlar, yollarının hükümdarıdırlar.
Muhataplarınızın niyetinde ve fikirlerinde zıtlık varsa, ruhlarında da zıtlık olur.
Onlar zaten ne yaparsanız yapın, anayasa değişiminde hayırlı bir sonuca ulaşmada hep takoz olurlar!.
Şunu asla unutmayalım;
"Siyaset bazı pınarlar gibidir; yolunu değiştirmeye kalkarsanız kururlar"
Samimiyet insanlar arasında en büyük sınavdır.
Bu millet siyasilerden "Yeni bir anayasa konusunda" samimi bir adım atmalarını bekliyor.
Ülkemizi bağlı bulunduğumuz ideolojik esaretten kurtarabilmenin yolu yeni bir anayasa yapmaktan geçiyor.
Bu konuda masa başına oturulduğunda herkesin beyninde sakladıkları ajandaları, bir turnusol kağıdı gibi ortaya çıkacak ve bu millet ilerideki seçimlerde, kararını ona göre verecektir.
Unutmayalım: Herkes bilir ki, "Değirmen dönerken buğdayı vereceksin, yoksa o buğdayı öğüten taşlar kendi kendini yer"
Yeni anayasa gelecek ama, yeter ki siz elinizden geleni yapın.
Yeni anayasa gelecek ama, yeter ki siz elinizden geleni yapın.
Kalın sağlıcakla.
