RECEP AYDIN-Sosyal Bilimci
Bilirsiniz yazılarımda; ülke gündeminden bir olayı seçer, ve bu olay üzerinden tüm olan biteni irdelemeye özen göstererek, kendi görüşümü de ilave eder, sonra da, genel değerlendirmeyi okuyucularıma bırakırım.
Zaten Üniversite'de hocalarımız da "Bütün bildikleriniz, muhataplarınızın anlayabileceği kadardır" derdi.
Sizleri baymamak için bugün'de siyaset yazmayacağım.
Amaaaa vatandaşlarımızın safiyane duygularından istifade edilerek, rant kapısı haline getirilen, piyasasına tamamen sahtekarların hakim olduğu bir konudan, yani "Alternatif Tıp"tan söz edeceğim.
Son aylarda televizyon kanallarında sırtına beyaz önlük geçirmiş sahtekarların tıp literatüründe yer almayan, sözüm ona ilaçları, her derde deva imiş gibi tanıtarak sunması dolandırıcılığın boyutunu büyütürken, pazar payını da arttırmaktadır.
Bu durum tedavi edici özelliği bulunmayan ne idüğü belirsiz nesneleri alıp şifa arayan vatandaşlarımızın sağlıklarının iyice bozulmasının yanında, "Her yola başvurdum ama yine de iyileşemiyorum" diyerek, tedavi konusundaki ümitlerinin de, tükenmesine yol açmaktadır!.
Değerli okurlarım; "Alternatif Tıp" diye bir bilim dalı olmadığını baştan söyleyelim ki, sonradan yazacaklarımız iyi anlaşılsın.
Tıp, bir bütündür.
Tıbbın kendi içinde pek çok dalları vardır ama "Alternatif Tıp, Tamamlayıcı Tıp" veya benzeri kavramlar tamamen, milleti aldatmak için sahtekarların ürettiği ticari mugallatalardan başka bir şey değildir!
Tıp biliminde uygulama yetkisi tıp fakültesi mezunlarının, yani hekimlerin görevidir.
İnsan sağlığından veya hastalıkların teşhis ve tedavisinden sorumlu olan tek merci sadece hekimlerimizdir.
Bu arada doktor diploma almış ama, kesinlikle ilaç üretme ya da bu alanlarda deney yapma referansı bulunmayan şarlatanlara da ne olur kanmayın!
Adam hadi adını da verelim; dr. Ömer Co.... şeker hastasının bozulan gözlerini tamir etmekten, kolesterolü varsa damarları açmaktan, felçli ise sinirleri besleyen kılcal damarları açtığını hatta iyileştirdiğini, sperm kalitesini artırarak kısırlığı çözdüğünü, kanseri tedavi ettiğini, sigarayı bıraktırdığını yani; sıradan bir tabirle, kellikten körlüğe her şeyi uydurduğu ilaçlarla tedavi ettiğini iddia ediyor!..
Üstelik her çeşit hastalığı tedavi ettiğini iddia eden bunun gibi şarlatanlar, iyi de para kazanıyor olmalılar ki, televizyon programlarında saatlerce kurulup, yalanlarını ticari ranta dönüşterebiliyorlar!
Oysa; her çeşit hastalığa iyi geldiği iddia edilen mevkutelerin gerçekte insan sağlığına faydalı bir yanı olsa, devletimiz derhal bu işe el koyar, böylece bizler de, yıllık 10-15 milyar doları bulan ilaç yükünden kurtuluruz!
Efendim;bulantı için nane-limon çayı, öksürük için zencefilli bal, kabızlığa karşı sinameki gibi kaba tabirle "kocakarı ilaçlarını" ve geniş manada bitkilerle tedavi metotlarını benim ninem'de bilirdi, sizin nineniz de bilirdi.
Ama ya bronşitseniz, ya da zatürreye yakalandıysanız ve bu nedenle öksürüyorsanız, kullanacağınız zencefilli balın size nasıl faydası olsun ki?
Ya bulantınız, farklı ve büyük bir hastalığın habercisiyse, nane-limon ne yapsın!
Hadi gelin; son zamanlarda kendine hayli geniş pazar bulan, aşağıda örneğini gördüğünüz, bir türlü adlandıramadığım nesneye;
"Heeeey dur bakalım burası senin serbestçe vatandaşları kandırabileceğin bir ülke değil. Git ilaç diye iddia ettiğin o mevkutenin teknik analizlerini yaptır, izin al ve ondan sonra piyasaya sür" diyen yok!
Hadi gelin bu mevkutenin bir de nelere iyi geldiği iddialarına şöyle bir bakalım;
Kan basıncını düzenlemeye, kalp kuvvetlendirmeye, kolestrol seviyesini düşürmeye, merkezi sinir sistemini uyarmaya ve özellikle yorgunluğu gidermeye destek özelliği var mış!. Ayrıca iştah açmaya ve cinsel gücü arttırmaya yardımcı etkisi bulunuyor muş!.
Gin...g'in tüm şifalı bitkiler içerisinde en etkili adaptojen (strese karşı direnci arttırmaya yardımcı bir ajan) olduğu düşünülür müş!. Gin...g, fiziksel aktiviteleri ve vücut direncini arttırmaya destek bir bitki imiş. Fiziksel ve mental (zihinsel) dayanıklılığı arttırmaya yardımcı imiş.
Gins..g'in uzun bir süreden beri, özellikle erkeklerin üretkenliğini, erkeklik hormonunun (testesteron) ve sperm miktarının, cinsel gücünü ve dolaşım sistemlerinin (özellikle prostata karşı) korunmasında yardımcı olduğu düşünülmektey miş!
Gin...g'in tüm şifalı bitkiler içerisinde en etkili adaptojen (strese karşı direnci arttırmaya yardımcı bir ajan) olduğu düşünülür müş!. Gin...g, fiziksel aktiviteleri ve vücut direncini arttırmaya destek bir bitki imiş. Fiziksel ve mental (zihinsel) dayanıklılığı arttırmaya yardımcı imiş.
Gins..g'in uzun bir süreden beri, özellikle erkeklerin üretkenliğini, erkeklik hormonunun (testesteron) ve sperm miktarının, cinsel gücünü ve dolaşım sistemlerinin (özellikle prostata karşı) korunmasında yardımcı olduğu düşünülmektey miş!
Ne diyor beyimiz?
Dü-şü-nül-mek-te-dir!.
Peki burda düşünen kim?
Ya hu; güler misin ağlar mısın!. Herhalde beylerimiz ilaç diye piyasaya sürdükleri o mevkutelerden elde ettikleri ballı geliri nerelerde harcayacaklarını düşünüyor olmalılar!
Bir de bunun yanında yasal zorunluktan olacak ki, dipnot olarak şöyle bir açıklama da eklenmiş:
"Ürünümüz bir gıda takviyesidir. Bir ilaç değildir ve ilaç olarak görülmemelidir. Ürünümüz bu niteliklerle veya amaçlarla kullanılmamalıdır. Firmamız, ürünleri ile ilgili herhangi bir hastalığı önleyici veya tedavi edici bir taahhütte bulunmamaktadır. Yukarıdaki bilgiler ürün içinde kullanılan bitkiye ait geleneksel kullanım amaçlarını yazmakta olup, bu bitki ile ilgili bilimsel araştırmalar ve çalışmalar sonucu elde edilen verilerden alınmıştır."
Hangi bilimsel araştırma? Çalışmalar nerede yapılmış bu konuda bir bilgi yok! Verilerden söz ediyor; peki o veriler nasıl elde edilmiş, o konuda da bir bilgi yok!
Üstelik adamlar; ilaç olmadığını itiraf ettikleri, o mevkuteyi, ilaca benzer formatta piyasaya sürmektedirler.
Şeklen bildiğin hap! Kullanım önerisi bile eklenmiş; günde 2-3 defa yemek öncesi deniyor. Ama önleyici ve tedavi edici bir faydası da yok diye de açık açık yazıyor.
O zaman adama sorarlar, "Bre reziller; tedavi edici etkisi yoksa, kutu başına 28 Tl'yi neye karşılık alıyorsun?"
Hiç mi Allah'tan korkmuyorsun?
Değerli okurlarım siz,siz olun şarlatanlara kanmayın!.
Sağlık bu ya!
Arabanız bozulduğunda; servise mi, yoksa mahalle bakkalına mı gidiyorsunuz?
Hadi diyelim ki, mahalle bakkalı iyi reklam yaptı ve aracınızın arızasına iyi geleceğini iddia edip, sizi kandırarak raftan bir çamaşır suyuyla ne bileyim tuz ruhu verdi ve sizde bunu aracınızın motoruna döktünüz, aracın arızası biter mi!.Tabii ki bitmez hatta aracımızdan şikayetleriniz daha da artar değil mi!
Ya hu; Cenab'ı Allah'ın özenerek yarattığı o bedeninin aracın kadar da mı değeri yok..Ne olur hastaysan doktora git...
Değerli okurlarım ne olur gözümüzü açarak; 21yyıla uygun vatandaşlık bilinciyle hareket edelim...
Kalın sağlıcakla...