Albay Dursun Çiçek’in, Org. Hasan Iğsız’ın, Korgeneral Mehmet Eröz’ün ve Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’nun;İnternet andıçı ile ilgili olarak, İlker Başbuğ'u kast edip;“Biz yapmadık, Sayın Komutan yaptırdı” şeklindeki açıklamaları, Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'nun "Demir parmaklıklar" ardına girmesine neden oldu!.
Gerçi bay Başbuğ, mahkemeye ve savcıya verdiği ifadesinde, silah arkadaşlarını satarak, "Ben hazırlatsaydım altında paraf'ım olurdu" deyip, emir verip hazırlattığı " internet andıç"ını inkar etti ama, sayın Savcı ve mahkeme heyeti böyle bir mavala kanmadı!
Anayasamız;"Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir.Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz." der.(Madde 137)
Anayasamızın bu amil hükmü, kanunsuz emir uygulanamaz der ama, bunu çok sıkı disiplin kurallarının geçerli olduğunu bildiğimiz TSK'da uygulamak zor hatta imkansızdır!..
Genelkurmay Başkanı emir verecek, astı da "Komutanım bu emir kanunsuzdur, lütfen yazılı verin"diyecek!.
Ya da "Karargahta darbe planları yapılacak" Genelkurmay Başkanının bundan haberi olmayacak!
Böyle bir bahaneye kargalar dahi popolarıyla güler!.
Astlarının da dediği gibi; o karargahta bay Başbuğ'dan habersiz kalem dahi oynatılamaz.
Ama bay başbuğ ; 12’nci Ağır Ceza’da verdiği ifadesinde, kendisinin “masum“ olduğunu söylüyor.
Bir de "Andıç bana arz edilmedi" diyerek, tüm suçu astlarının üstüne yıkıp onları satışa getiriyor!...
İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı ıslak imza ortaya çıkana kadar “kâğıt parçası” olarak niteleyen ve Albay Dursun Çiçek’i sivil savcılardan canla başla koruyan Başbuğ, şimdi o Andıç’ta “İmzam yok“ diyor.
İnkarcılığı onu cezadan kurtarır mı, hep birlikte göreceğiz.
Yalnız görünen gerçeklerden hareketle, astlarının da, bay Başbuğ'un onları satmak üzere olduğunu fark ederek, bütün bilinmeyen gerçekleri açıklamaları bekleniyor.
İşin içinde müebbete varan cezalar olunca, çok yakında, herkesin boğazına bülbül kaçmışcasına şakıyacağını, ve ağır cezadan kurtulmanın çarelerini arayacağını sanıyorum!
Doğru olan da bu. Bay başbuğ onların babasının oğlu değil ki!.
Astlık üstlük, herkes emekli olunca bitti!.
Haaa hala bay Başbuğ'u korumaya devam ederlerse o zaman da kendilerini ateşe atmış olurlar!...
Bütün olan bitene bakınca; bu adamların 700000 kişilik ordumuzu yönetmiş olmasına şaşmadan edemiyorum!
Gerçi yönetmek izafi bir kavram!.
Yönetmişler ama nasıl yönettikleri de ayan-beyan ortada!
Kalın sağlıcakla...