Dostlarım insan beyni durgun su gibidir; bildiğiniz gibi su durdukça daha fazla kirlendiği gibi, bakteri üretmeye ve sonunda tehlike arz etmeye başlar!
Bedenimizde oluşan ufak tefek rahatsızlıkları iyileştirmek kolaydır. Doktora gidersin hastalıklı organı tedavi edecek ilaçları verir, kısa bir sürede iyileşirsin. İyileştiremezse de ameliyatla o hastalıklı organın sıkıntılı yerini alır, kısa bir sürede şifaya kavuşuveririz.
Amaaa iş düşünce sağlığını tedavi etmeye gelince, işte bu o kadar basit değil!.
Bunun için 21YY'da beden sağlığımızdan çok, düşünce sağlığımızı kaybetmekten korkmalıyız!. Çünkü düşüncelerimiz, aklımızın ve de beynimizin cilasıdır!.
Bu nedenle ayakkabılarımızın cilalı ve parlak olmasına ne kadar önem veriyorsak, aynı derecede aklımızı da cilalamanın yollarını aramalıyız! Aksi halde ruhumuz bir hastalanırsa, o zaman işimiz bitik demektir.
Çünkü hastalıklı ruha ve düşünceye sahip bir beden; cesettir, ceset!
Düşünceden kaçarak dinleneceğini sananlar devamlı yorgundurlar!. Bu hale bir düşersen inan ki bir daha kalkamazsın. Senin hedeflerini senin adına başkaları belirlemeye başlarsa, işte o hedef artık senin değil, belirleyenindir!.
Günümüz dünyasının en acıklı yanı, bir arada olmamıza rağmen, hep yalnızız!.
Evde anne "Tv'de hangi dizi var" onun peşinde!.
Baba "Ya maç, ya da bilgisayarda oyunlarının peşinde"
Değerli arkadaşlar; aile meclislerinde, misafirin o ailenin küçük çocuğuna; en azından, "Derslerin nasıl?. Ya da büyüyünce ne olacaksın? Veya hangi duaları biliyorsun?" diye sormak yerine, "Hangi takımı tutuyorsun?" veya "Hangi dizi oyuncusunu seviyorsun?" diye sorması yok mu!. İnanın çıldırıyorum!
Zaten böyle bir ortam içinde yetişen çocukta hedefi koymuş; "Büyünce ya topçu olacağım, ya da popçu olacağım" diyor! Bu cevabı veren çocuğun ana-babası ise, endişe duyacağı yerde, ağzı kulaklarında!.
Şimdi gel de gelecekten endişe duyma!. Evlatlarımızı bizler doğuruyoruz ama, 21YY'ın hastalıklı ruhları yoğuruyor!.
Ya hu ana-baba olarak sen evladının geleceği için mücadele etmezsen, başkaları senin evladın için bir şeyler yapar mı?.
Gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatını dinler. His ve heves ise kördür. Geleceği göremez!.
Ne olur analarından hür olarak doğan evlatlarımızı hastalıklı zihniyet önderlerinden uzak tutarak, onların tuzağa düşüp başkalarının kölesi haline gelmelerine engel olalım...
Yüce Allah biz insanları, kula kulluktan, bir olan Allah'a kulluğa, dünyanın darlığından geniş ufkuna ve beşerin hastalıklı hedeflerinden, İslam'ın adaletine çıkarmak için gönderdi. Hayata tutunmak için kendilerine bunun dışında yol arayanlar, materyalizmin karanlık dehlizlerinde kaybolur giderler.
Evlatlarını çağın tuzaklarından korumak için mücadele vermeyen ana-babalar bir gün gelir, vicdan azabından yakalarını kurtaramazlar.
Evlatlarını; saygı, sevgi, yardımlaşma, doğruluk, dürüstlük, iyiliğe vefa gibi duyguların yanında, akıldan, bilimden, yoksun bırakanlar, gelecekte büyük bir yoksulluğa düşerler.
Bunun yanında; düzenli aile hayatına sahip milletler asla mahvedilemezler.
Tarihin tozlu sayfalarında yer almaya mahkum olmuş yıkılan bütün milletlerin, o hale düşmelerinin nedeni; aklın, bilimin, ahlakın ve bir milleti ayakta tutacak temel değerlerin terk edilmesi olmuştur.
Bakınız dostlar; internette gayri ahlaki sitelere girişe izin vermeyen aile koruma programı beklenen ilgiyi görmedi. Oysa evlatlarımız, gençliği hedef alan o sapık sitelere karşı o kadar korumasız ki...
**************************
Uzun zamandır okurlarımdan, bir Web sitesi hakkında inanılmaz şikayetler alıyorum.
Netlog adını taşıyan bu Web sitesine, okurlarımın şikayetlerini daha iyi anlamak için bende kayıt olarak yakından takibe koyuldum.
Olan biteni anlamaya,takipçilerinin; bilgi, birikim, ve paylaşımlarını izlemeye başladım.
Yazan, toplumsal olaylar hakkında mantık yürüten, sosyal yaşamın kötü niyetli insanlar tarafından tahrip edilmemesi için, yazdıklarıyla çırpınan bir birey olarak, elde ettiğim sonucuı siz değerli okurlarımla paylaşmayı bir insanlık borcu olarak telakki edip, şu anda okuduğunuz makalemi kaleme almaya karar verdim.
Değerli dostlar; yaklaşık şu 10-15 günlük aktif netlog üyeliğimde yoğun bir e-posta bombardumanıyla karşılaştım!
Tabii ki bu ilginin sebebi benim profilde yayınladığım kimliğimden başka birşey değildi!..Kimi netlog üyeleri e-posta adresimi istiyor, bende netlog'un hedef kitlesini anlamak için her isteyene hiçbir çekince duymadan e-posta adresimi verdim.
Benim bir Sosyal Bilimci olarak görevim toplumun DNA'sı ile oynayan şarlatanlar konusunda insanları uyarmak ve bu tür ahlak fukaralarının asıl zihniyetlerini ortaya koyarak, genç nesilleri ikaz etmektir.
Neyse isterseniz biz tekrar konumuza dönelim.
Dediğim gibi bir çok arkadaşıma e-posta adresimi verdim. Hatta bir kısmıyla da Web-cam açık bir biçimde görüşme de yaptım.
Birde ne göreyim, adını verdiğim bu Web sitesi tamamen cinsel sapıkların toplanma yeri. Aralarında her türlü meslek grubundan sapıklar var.
Ama a biri var ki, benimle MSN'den görüşme yapmak için çok ısrarlıydı.
Önce e-posta adresimi istediğinde Mudanyalı bir hemşehrim olması hasebiyle hiç bir çekince duymadan onu MSN adresime ekledim.
Bu sabah kalktığımda adresini açık görünce derhal kendisine:
-"Değerli kardeşim hayırlı sabahlar, Maşallah erkencisiniz" mesajını gönderdim.
Yazmaya konu edilmeyecek birkaç yazışmadan sonra bu zat bana
-"Ben pasif biriyim, bilmem benimle arkadaşlık yapmak ister misiniz?"dedi.
Sosyal-Bilimlerde "Pasifliği". "Aşağılık duygusu" olarak okuduğumuz için, kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.
Oysa adam "sapıklığından" söz ediyor muş, ama benim birçok bilgiye vakıf olduğunu sandığım zavallı beynim bunu bir türlü anlayamıyor muş!.
Sonunda adam birden damdan düşercesine ben beni becer.....sin deyince, "Vah benim zavallı genç neslim!". diye bir çığlık atıverdim!
Böyle bir sapık, benim hiçbir sınırlama koymadığım profilimi gördüğü halde, bu ahlaksız teklifi yapmaya cesaret bulabiliyorsa, hayatında hiçbir kötülükle karşılaşmamış, her türlü hayat tecrübesinden yoksun genç nesilleri tuzağa düşürmek için neler yapmaz...
Değerli dostlarım: nesillerimizi bozmak için çaba gösteren web sitelerinin deşifre olmasını sağlayıp, işlerliklerini kaybetmelerinin mücadelesini vermek hepimizin üzerine düşen en kutsal görevlerden biridir. Gelin, gençlerimizin bu ve benzeri sapıklarla karşılaşmasını önlemek için, evlatlarımızı çağın gereklerine uygun bir biçimde yetiştirerek, hainlerin toplumsal ahlakımızın ayarı ile oynamalarına fırsat vermeyelim.
Şunu asla unutmayalım: "İyi bir vatandaş, iyi bir insan; toplumsal ahlakın ayarı ile oynayan kötülüklerle mücadele ettiği ölçüde kıymet kazanır"
Sevgili dostlar kalın sağlıcakla....
