Bugüne kadar başımıza ne geldiyse, yaşadığımız olaylara sağlıklı bakmayışımızdan geldi.
Politik çıkarlar uğruna yapılan, bel altı vuruşlar hepimize hayatı zehir etmiş durumda!.
Siyasi rant sağlamak adına gün geçmiyor ki, "Nurtopu" gibi bir krızimiz olmasın!.
Oysa bir topluma barış ve kardeşlik havasını kazandıracak en önemli unsur "güvendir"...
Çünkü; güven huzuru, huzur da güç getirir...
"Siyaset cellatları" medyası ve politik madrabazlarıyla el-ele vermiş, katırlarla kandil'den dönen ne idüğü belirsiz 35 kişinin vebalini(eğer varsa) iktidarın sırtına yüklemeye çalışıyorlar.
Alçağın en önde giden soyu ise, "Devlet vatandaşını bombaladı" diye başlık atıyor!.
Sözüm ona siyasetçi geçinen bir diğeri ise, "Genelkurmay'ın ne dediği beni ilgilendirmez, ben bunun hesabını başbakan'dan sorarım. Ayrıca İçişleri ve Milli Savunma Bakanı derhal görevinden istifa etmelidir" diyor.
Ya hu! Kimse çıkıp da, vurulanlarla birlikte kırk kişinin o dağ başında ne işi var demiyor.
Orası yol geçen hanı değil ki!
Orası yol geçen hanı değil ki!
Kaçakçılık yapacaklar mış!.
İyi de buralar, insan hayatı açısından en riskli bölgeler değil mi?
Ayrıca kaçakçılık yapmak suç mu? Suç!.
Yani uyuşturucu kaçakçılığı ne kadar suçsa, sigara, ya da mazot kaçakçılığı da, o kadar suç!.
Bakınız; dünyanın neresine giderseniz gidin, kaçakçılık yapmanın, hayati riski vardır.
Kırk tane ne idüğü belirsiz adam kandilden katırlarla geliyor. Amaçları ne. O katırlarda silah mı, uçaksavar mı, doçka mı ne var? Asker ne bilsin!
Üstelik etrafta ne bir köy, ne kasaba, ne de bir yerleşim yeri var!.
Vurmasın da ne yapsın asker?
Vurmasın da ne yapsın asker?
Ben de olsam hiç dinlemez vururdum!.
O dağda eşkiya varsa, ve o eşkiya fırsat buldukça benim askerimi, polisimi şehit ediyorsa, onun dolaştığı yerde sen gezmeyeceksin!. Haaaa efelenip ben gezerim dersen, kusura bakma ama bunun bedelini canınla ödersin!
Bu durum sadece Türkiye'de değil, hukukun hakim olduğu dünyanın her yerinde böyledir!.
Kaçakçılık yapmak sadece Kürt'e değil, bu ülkede yaşayan herkese suçtur.
Bundan sonra yine o dağlarda, kaçakçılık yapmaya tevessül edecek olanlar, yaşanan son gelişmeleri göz önüne almalı, ve canının tehlikede olduğunu bilmelidir...
"Efendim ben kürdüm, devlet beni görmezden gelsin" deme hakkına, kimse sahip değildir!.
Hele hele "Terör örgütü pkk'nın", TBMM'sindeki uzantısı, BDP'nin elebaşısı, Demirtaş'ın, bu olaydan sonraki "Bu ülke artık fiilen bölünmüştür" sözlerini ihtiva eden demeci yok mu!
Bak Selahattin efendi; Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmaya teşebbüs eden, terör örgütü kurarak, Güvenlik Güçlerimizin görevini yapmasına engel olan, asker-polis dinlemeyip onları katletmek için fırsat kollayan, yollara mayın döşeyen, G.Doğuyu kan gölüne çeviren, sen ve eli kanlı yandaşlarınız değil mi?
Devlet otoritesini kaybettirerek, buralarda yaşayan vatandaşlarımızı eşkiyanın merhametine mahküm etmeye çalışmak, bir siyasi partinin işi de, görevi de değildir!.
Ayrıca buralarda eşkiya ile ortaklık içine girerek, bir korku bölgesi oluşturmaya çalışmak BDP'ye bir şey kazandırmaz!.
Unutmayalım ki, "Eşkiyanın ömrü, vatandaş korkusunu yenene kadardır!"
Siz bölge vatandaşına ne vaad ederseniz edin, karakteriniz vaadlerinizden daha önemlidir!. Karakteriniz, siz ne iseniz odur!.
Gelin ey BDP'li şarlatanlar; geçmişte dedelerinizin deneyipte başaramadığı ihanetlerden vazgeçin!
Bugün G.Doğu'da yaşanan yoksulluk ve sefaletin dibinde, dedelerinizin kazması vardır!.
Gelin size uzatılan barış ve kardeşlik elini tutarak G.Doğu halkının yoksulluk ve sefalet zincirini kırmasına yardım edin.
Yaklaşık yüz Yıldır süren bu kavganın galibi hiçbir zaman sizler olmayacaksınız.
"Baş-başa vermeyince taş yerinden oynamaz mış!."
Gelin Türk-Kürt el-ele vererek hakiki dost olalım.
Gelin gücümüzü birbirimizi yok etmek için değil de, el ele vererek olumlu işler yapmak için harcayalım.
şunu unutmayalım; "Barış ve kardeşliği tesis etmeyi başaranın, başaramayacağı hiç bir şey olamaz..."
Kalın sağlıcakla...
