
Adamlar, kendilerini “kontrollü deşifre” edecek kişileri de kendilerinden seçmişler. Olay bu… Tıpkı Sebatay ve Masonlarla ilgili yazılan kitapların çoğunun bizzat kendileri tarafından yazılması gibi.
Çünkü bu yöntemle kısmen deşifre edilmeseler, tam deşifre için temiz insanlar harekete geçebilir.
Bu yüzden kontrol edilebilir deşifreyi kendi adamlarına yaptırıp olayı çözmüş ve bizi de “sazana” getirmişler.

yenerd@gmail.com
2010-08-24
İstihbaratçı en çok zamanlamayı hesaplar
İstihbaratçılar için her şeyden önemlidir zamanlama.
Takipte de, izlemede de, hamlede de zamanlama olayların çözülmesi, doğru bilgi elde edilebilmesi ve operasyonun başarılabilmesi için en kritik unsurdur.
Zamanlamayı iyi ayarlayan istihbaratçı diğerlerinin önüne geçer.
Sessiz sedasız hazırlığı bitirilen ve “şok” denilebilecek biçimde çıkartılan Hanefi Avcı kitabının zamanlaması da iyi hesaplanmış.
Savcı Zekeriya Öz'e, Ergenekon’la ilgili dişe dokunur hiçbir şey söylemeyen ve “Soruşturduğunuz kişilerin çoğu benim eski arkadaşlarım, konuşmam doğru olmaz, beni mazur görün” dediği ortaya çıkan Hanefi Avcı’nın bu operasyon başladığından beri bir “karın ağrısı” çektiği kulislerde konuşuluyordu.
Kitap, bu ağrının zirve yaptığı bir anda Ergenekon’un zeminini paramparça edecek “Referandum”un hemen öncesi zamanlanmış.
Ergenekon’a tam destek veren Yeniçağ Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Sebahattin Önkibar, Pazar günü yayınlanan yazısında “Bu kitap üzerine Yargıtay Başsavcısı’nın harekete geçmesini ve Referandum gecesi 17:00’de yeni kapatma davasını açmasını” tavsiye etti.
Hanefi Avcı ise dün, Akşam Gazetesi’nden Özlem Çelik’e verdiği röportajda “Eskiden beri hükümetin karşısındayım” diyor açıkça.
Avcı’nın zamanlaması, hedefi ve cephesi böyle…
Aslında Türkiye uzun bir süredir maskelerin düşüşüne sahne oluyor.
Demokrat bildiklerimiz, derin yapıları deşifre ediyor sandıklarımız kademe kademe deşifre oluyorlar.
Yıllar önce “Binbaşı Cem Ersever’in İtirafları”, “Bay Pipo” gibi kitapları okur Soner Yalçın’ın derin devleti deşifre eden bir gazeteci olduğunu zanneder, “Ergenekon” kitabını okur, belgesellerini izler, Can Dündar’ın cesaretine hayran kalırdık.
“Derin Yapı”nın ne kadar zeki ve komplike olduğunu Zekeriya Öz sayesinde şimdi daha iyi anlayabiliyoruz.
Adamlar, kendilerini “kontrollü deşifre” edecek kişileri de kendilerinden seçmişler. Olay bu… Tıpkı Sebatay ve Masonlarla ilgili yazılan kitapların çoğunun bizzat kendileri tarafından yazılması gibi.
Çünkü bu yöntemle kısmen deşifre edilmeseler, tam deşifre için temiz insanlar harekete geçebilir.
Bu yüzden kontrol edilebilir deşifreyi kendi adamlarına yaptırıp olayı çözmüş ve bizi de “sazana” getirmişler.
Bunları “derin yapıların üstüne cesaretle giden efsane polis” imajı yüklenmiş Hanefi Avcı’ya bir de bu gözle bakmanız için yazdım.
İşte her “aşamada” birinin maskesi düşüyor.
Neredeyse her Ergenekon dalgasında bir “efsanenin” maskesinin düşmesine şahit olduk.
Referandum ise bugüne kadarki “en büyük aşama” ve düşen maske de haliyle büyük oldu…
Şimdi, bu maske düşmesin diye “destek atanlara” dikkat etmek lazım.
İlk dikkatimi çeken Nazlı Abla oldu…
Bakalım Nazlı Abla'yı kimler takip edecek?