Suriye'nin uçağımızı vurması, bu olayı kullanıp Türkiyeyi savaşa sokarak ekonomik ve politik yönden zayıf düşürüp, gücünü kırma çabaları taşıyan "küresel Güç Odalarının" bir kez daha çirkin yüzünü ortaya koydu...
Bunun arkasında Türkiyeyi savaşa sokma kahpeliklerinin yattığı apaçık sırıtıyor!
Kendi yumurtasını pişirebilmek için komşusunun evini yakabilecek tıynette olan, insanlıktan nasibini almamış bu reziller güruhu, her-gün "Türk uçağını Rusya vurdu" gibi densiz iddialar ortaya atarak ve iddiaları gündemde tutarak, Türkiyeyi Rusya ile karşı-karşıya getirerek en-azından, soğuk savaşın içine sürüklemeye çalışmaktadırlar...
Öyle görünüyor ki, “Küresel Güç odaklarının” bugün için tek bir amacı var, yeni sistem içinde her türlü çabaya rağmen hızla yükselen iki lideri Erdoğan ve Putin’i karşı karşıya getirmek...
Üniversitede siyaset hocamız bize, "Dış politikada devletler arası ilişkiler 'ayı ininde uyumak' gibidir.
Ayı ininde uyuyorsanız, devamlı uyanık olmak zorundasınız!" derdi.
Ayı ininde uyuyorsanız, devamlı uyanık olmak zorundasınız!" derdi.
"Küresel Güç Odaklarını" arkanıza aldığınız zaman her şeyin kolaylaşacağını sanırsınız ama, "Yürrü aslanım arkanda ben varım" diyen bu şeytani güçlerin bir süre sonra sizi bir bataklığın içine çektiklerinin farkına vardığınızda, iş-işten geçmiş olur...
Suriye bataklıkta olan bir ülke!. Onun efelenmesine bakarak "Vay sen bana nasıl yan bakarsın!" dersek, "Küresel şeytanların" oyununa düşmüş oluruz...
Haaa geçmiş dönemlerde biz bu oyunlara çoook düşmüştük!
Örnek mi "Kardak kayalıkları krizi".
Coğrafi ve ekonomik yönden hiçbir önemi olmayan bu küçücük adacık nedeniyle Türkiye ve Yunanistan'ın uzun süre kapıştırılması "Küresel şeytanların ve İsrail'in" işine yaramış, Türkiye ve Yunanistan'a bol-bol silah satıp zenginleşmelerine vesile olmuştu!.
Demek ki, bu gibi kriz dönemlerinde süreci sağlıklı yönetmek gerekiyor.
Yanlış bir adım attığınız zaman, geri dönülmez bir kapıdan içeri giriyorsunuz ve o kapı yüzünüze kapanıveriyor.
Allah'a şükürler olsun ki, tuzağa düşmeyecek kadar bilgi ve deneyime sahip bir iktidar var.
İşini, görevini, varlık nedenini çok iyi biliyor.
Ülkemizin geleceğini belirleyecek hamleleri ani ve ustaca yapıyorlar.
Ülkemizin geleceğini belirleyecek hamleleri ani ve ustaca yapıyorlar.
Bu uçak düşürülmesi olayının tesadüfi olmadığını, Türkiye'nin iç ve dış politikasını ipotek altına almak isteyen şeytani güçlerin oyunu olduğunu göremeyen, sezme kabiliyetinden yoksun olanlar var mı?
Elbette var!. Hemde, dışarıda değil, kendi içimizde!.
Her yerde ve her şeyde kendini gösterme çabası taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu gibi kendini bilmez zavallı, olayın aslı-astarına bakmadan yaptığı açıklamasında "Uçağımızın kasten düşürüldüğü anlaşılmaktadır. Düşürülen uçağın Türk uçağı olduğu bilinmediği söylemi ise inandırıcı değildir. Saldırının Erdoğan'ın politikasına misilleme olması ihtimali kuvvetle muhtemeldir."dedi.
"Saldırının Erdoğan'ın politikasına misilleme olması kuvvetle muhtemel imiş!"
Kılıçdaroğlu öööle diyor!
Tamda tüm dünyanın "ana-muhalefet bu konuda ne düşünüyor" diye Türkiye'ye kulak kabarttığı sırada, Kılıçdaroğlunun, Türkiye'nin menfaatlerine zıt düşen böyle bir demeci vermesi, neticeleri ağır olan konularda demeç verme kabiliyetinin bulunmadığını bir kez daha ortaya ortaya koymuştur. Zaten dış-dünyada Kılılçdaroğlu'nun bu demecini ciddiye almamış, dış basında ilgi görmemişti!.
Bu olayla birlikte bir kez daha kanıtlanmış oldu; "Kılıçdarolu, zamanı ve zorlukları aşacak bir öze sahip değil!"
Siyasetin kalbi yine AK Parti'de atıyor ve AK Parti iktidarda karşılığı olan bir yere oturuyor....