Toplumsal hafızamıza "Anatürk" olarak kakalanmaya çalışılan, başbakanlık yapmış bir hatun "Bu ülke için kurşun atanda biiir, kurşun yiyende" demişti de, bu sözüyle malum güç odaklarından epey de destek görmüştü!.
28 Şubatın alt yapısının hazırlandığı o günlerde, bilindik medya tarafından sık sık çakma anketler yayınlanıyor ve her defasında da TSK %90-95'le birinci parti(!) pardon en güvenilir kamu kurumu çıkıyordu!.
İşte yayınlanan o anketler, sivil iktidarı çevik bir atakla pasivize edip, nuh'u nebiden kalma tanklarımızı sıfır tank parasına revizyon ettiren, millet düşmanlarının sahtekarlıklarını da örtüyordu!.
Tabii ki sadece "Tank ihalesini" değil, aynı zamanda, anılan medyanın omuzu kalabalık generallerle "Konsorsiyum" kurup, bu milletin nimet ambarlarının yağmalanmasına da aracılık ediyordu...
Yine o günlerde (1994-2001) alçaklıkları ortaya koyacak ses kayıtları veya videolar yoktu. Bizler tüm üçkağıtları seziyorduk ama elimizden yapacak bir şeyde gelmiyordu!.
Kolay mı adamların elinde koskoca, en güvenilir kurum "TSK" anketleri vardı!.
Ne yazık ki anılan anketler bütün alçaklıkları örtüyordu!
Günümüze gelince; Yüce Allah, o ses kayıtlarını ve belgeleri ortaya koyup, kapalı kapılar ardında çevirilen dolapları görmemize vesile olanlardan razı olsun. Yoksa "Ergenekon terör örgütünü", Balyozu. kafesi, sarıkızı, ay-ışığını, eldiveni, nereden bilecektik!
Dağlıca, aktütün, İskenderun, Turhal'ı, Reşadiye baskınının arkasında dönen alçaklıkları ses kayıtları olmasa bilmemize imkan var mıydı?
"Komutanım Heronlar bizimkilere çok zayiat verdiriyor, ya düşürelim, ya da koordinatlarını değiştirelim" diyen soysuza, "İcabına bakarız" diyerek cevap veren alçağı ses kayıtları olmasa, bilmemize imkan var mı?
"O yasayla bizi çıkaracaklar. Bu ülke ya ekonomik krizle, ya bir iç savaşla kendine gelecek..."
"Bunun hesabı sorulacak. Çoluğuna, çocuğuna kadar. Bir iki sene içerisinde bu manzara tam tersine dönecek. Ve rövanşı çok farklı olacak. Çok kişinin canı yanacak." diyen alçağın, Türk Halkına kustuğu kini-nefreti "Ses kayıtları" olmasa bilmeye imkan var mıydı?
"İstanbul Barosu" hükumet'in, anayasanın 250 maddesiyle ilgili yapmaya çalıştığı düzenlemeyi olumlu karşılamakla kalmamış, neredeyse, "Zil takıp oynayacak!" hale gelmiş!. Sızan bilgilere göre, tutuklu sanıklara "sabredin, kurtuluşa az kaldı" mealinde bildirimlerde bile bulunmuş!.
İktidar kanadı; "Bu düzenleme ergenekon sanıklarını kurtarmaya yönelik değil, tamamen yargının hızlı işlemesi için yapılıyor" dese de, olan-bitene bakınca, insan endişelenmeden yapamıyor...
Sayın Başbakanı 250'nci anayasa maddesi ile ilgili yapılmak istenen değişikliği hukukçularına bir-kez daha inceletmesini bekliyoruz. Yapılmak istenen değişiklik; gerçekten "Vatan hainlerini" kurtarmaya aracılık edecekse, bu durum tarihin en karanlık sayfalarında yer alır.
Ayrıca TBMM'de 250'nci madde değişikliğine aracılık edenler de, bu vebalin altından kalkamazlar...
"Tilkiyi yüzdük-yüzdük, sıra kuyruğuna geldi!"
Demokrasi tünelinin ucundaki ışık, bu güne kadar yapılan doğru ve yerinde mücadelelerle bize çok yaklaştı. Böyle bir dönemde yapılacak en ufak bir yanlışlık, demokrasinin ruhunu da, özünü de yok eder.
"Zaferi mücadele edenlerin hak ettiğinin" örneğini sayın başbakanda bu güne kadar çok güzel gördük. Fakat son günlerde yapılmak istenenlere bakınca da, "neler oluyor!" demekten kendimizi alamıyoruz...
Mesela; ses kayıtlarının yayınına getirilmek istenen yasağı izah edebilecek bir akıl ve İzan sahibi var mı Allah aşkına? Sayın başbakana ve yasağı getimek isteyenlere buradan sormak isterim: "O bant kayıtları geçmişte yayımlanmasaydı, bu günlere gelebilir-miydik? Doğrusu bu ya hiç sanmıyorum!.
Sayın iktidar: Yapmak istediğiniz değişikliklere ne olur bir daha bakın. Baktığınız her-şeyi gerçekten doğru görebiliyor-musunuz?
Kalın sağlıcakla...
eyhaber16@hotmail.com
