Tamda "Sivil Anayasa"nın kaleme alınmaya başlandığı bir dönemde, AK Parti'ye karşı Uludere üzerinden sistemli bir mücadele yürütülmeye başlandı.
Son derece planlı bir kampanya bu!.
Altı aydır Uludere olayının gündemde kalması kimlere yarar sağlıyor dersiniz?.
CHP ile BDP'nin Uludere olayını gündemde tutarak, 28 Şubat darbesini yapan vatan hainlerine, ve "ETÖ"nün değirmenine su taşımaya çalıştıkları yönünde derin endişeler taşıyorum.
Nitekim bu endişemi kuvvetlendiren önemli bir delil de, Tuğamiral Fatih İlğar'a ait olduğu ileri sürülen ses kaydı.
Kayıttaki ses, çok kısa bir zamanda yapılacak yasal düzenlemeyle tahliye olacaklarını anlatıyordu: "O yasayla bizi tahliye edecekler. Bu ülke çıkacak ekonomik kriz sonucunda bir iç savaşla kendine gelecek..." diyordu Fatih Ilgar.
Ardından bir başka Balyoz sanığı Tuğamiral Cem Aziz Çakmak'a ait olduğu iddia edilen ses kaydı, daha da kan dondurucu ifadelerle gündemi sarstı. Çakmak özetle, "Sağlam kaynaklardan aldığımız haberlere göre yakında çıkacağız. Bunun hesabı sorulacak. Çoluk çocuğuna kadar..." diye tehditler savuruyordu.
Kim bu Cem Aziz Çakmak ve Fatih Ilgar'ın sözünü ettiği sağlam kaynaklar?.
Sakın; anılan sağlam kaynaklar; "Nerde bu ergenekon, verin adresini gidip kayıt olacağım!" diyen, demokrasi özürlü siyasetçi ile, pkk'nın TBMM'deki uzantısı hainler olmasın...
Uludere üzerinden iktidara yapılan el-kol bağlama hamleleri, Ergenekon örgütünün faaliyetlerinin, siyasi hamileri üzerinden halen devam ettiğini işaret ediyor.
Bu ses kayıtlarına bakarak , hükümeti baskı altına alıp sanıkların serbest bıraktırılması için, iktidarı yıpratma faaliyetlerinin sıkı bir biçimde yürütüldüğü söylenebilir.
Bütün bu olumsuz kampanyaların yıpratıcı etkisinden kurtulmak için, tuzağa düşüp, bant kayıtlarında sözü edilen ve yapılmak istenen düzenlemelere boyun eğerse, bu durum hükümet'i ilerde telafisi zor durumda bırakabilir."
Siyasetçi; insanların gözardı ettiği ve kurulmaya çalışılan tuzakları görmektir aslında.
Gündemi değiştirip, bir hayli aşama kaydeden ergenekon, balyoz, 28 Şubat davalarını kadük etmek için ölümüne mücadele edenler var.
Balyoz davasına savunma avukatı vermeyen baro'dan tutun da, BDP, CHP, pkk aynı mevzide ortak idealler için mücadele veriyor.
Şu anda yeni anayasa çalışmalarının önündeki en ciddi engel, darbeci alçakların siyaseti kullanmaya çalışarak verdikleri mücadeledir.
Çünkü; kodeste(!) bulunan şer ve ihanet çetesi, siyaseti kullanmadan ulaşmak istediği sonuca varamaz...
Nitekim, 28 Şubat darbesinde başrolü oynayan Teoman Koman ifadesinde "Batı çalışma grubundan emekli olduktan sonra haberim oldu" diyerek, "masum kedi!" rolünü üstlenmeye çalışmıştır!.
Peki AK Parti hükümeti; sözünü ettiğim tuzaklara düşmemek için neler yapmalı?
Yapılacak ilk iş; yarar sağlamayan siyasi tartışmalardan uzak durarak, yeni anayasa çalışmalarına hız kazandırmak olmalıdır.
Bu arada; demokrasi ile yönetilen hiçbir ülkede bulunmayan MGK'nın kaldırılmasını ve yeni anayasada yer almamasını ümit etmek istiyorum.
Dostlarım; demokrasi ile yönetilen bir ülkede, tek karar merci sivil iradedir.
MGK'yı kaldırmaz da onunla yola devam etme kararı alırsanız, adına "Gizli anayasa, ya da pembe kaplı kitapta denilen" atanmışların, seçilmişlere emir ve komut vermesinden ülkemizin yakasını kurtaramayız...
Efendim; MGK'nın kararları tavsiye niteliğinde imişte, istenirse uygulanmaz mış falan filan, geçin bunları!. Bana Cumhuriyet tarihimiz boyunca AK Parti iktidarı hariç, uygulanmamış bir tane MGK kararı söyleyebilir misiniz?
Ne olur kendi kendimizi kandırmaktan vazgeçelim; kırmızı kaplı anayasayı arayanlar, MGK kararlarına baksınlar!
Kırmızı kaplı anayasa bugün bile ne yazık ki yürürlükte!.
MGK; karanlık güç odaklarının en verimli alanlarından biridir.
Asker telkini olan yerde demokrasi olmaz!.
Yeni anayasayı yaparken, MGK'ya son verip, siyasete dayattığı adına kırmızı kaplı kitapta denilen faşist fermanı yırtıp atmalıyız...
