RECEP AYDIN-Sosyal Bilimci
Ülkemizde gündem o kadar hızlı değişiyor ki, önünüze gelen bir haberi işleyip yayına koymakta zorlanıyorsunuz.
Sözü "28 Şubat cuntacıları"nın tutuklanmasının gölgesinde kalan ve peş peşe patlayan gıda skandallarına getirmek istiyorum.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, baldan sonra tüketiciyi yanıltan et ürünleri ile peynir üreticisi firmaları da teşhir etti.
Bakanlığın internet sitesinde, laboratuvar sonuçlarının olumsuz çıkması üzerine gıdada taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen peynir üreticisi 3 firma ile et ürünleri üreticisi 3 firma ilan edildi.
Önce "Bal"da tağşişi ortaya koyan ve bu konuda sahtekarlığa başvuran "Gıda kalpazanlarını" adlarıyla ifşa eden Bakanlık şimdi de "Et ve süt ürünlerinde" vatandaşın sağlığı ile oynayan soysuzlarla dişe diş mücadele veriyor.
Söz konusu firmaların ürünlerine dönük laboratuvar incelemelerinde, yağlı tulum peynirlerinin içinde bitkisel yağ, pişmiş dana kavurmanın içinde at eti (tek tırnaklı eti), yüzde 100 dana eti sucuğun içinde kanatlı eti ve soyulmuş sosisin içinde yabancı doku ve iç organ tespit edildi.
Et ve Süt ürünlerinde tağşişe başvuran firmaların arasında, her gün televizyon reklamlarında yer alan meşhur markaların olması, vatandaşın bilmeden neler yiyoruz konusundaki endişelerinin daha da artmasına neden oluyor.
Bundan 3-4 yıl önce İzmir'de herkesin gittiği meşhur bir "Çiğ-köfte" firması vatandaşlara "Domuz etinden" yapılmış çiğ-köfte yedirmiş ve birçok vatandaşımızın tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yakalanmasına neden olmuştu.
Bundan 3-4 yıl önce İzmir'de herkesin gittiği meşhur bir "Çiğ-köfte" firması vatandaşlara "Domuz etinden" yapılmış çiğ-köfte yedirmiş ve birçok vatandaşımızın tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yakalanmasına neden olmuştu.
Mezar kadar acımasız olan bu tür insanların hala aynı mesleğe devam etmelerinden daha korkunç bir şey olabilir mi?
Hayvanların dahi yemesinin sakıncalı görüldüğü şeyleri halka yedirmeyi göze alanlara insan denebilir mi, Allah aşkına!.
Hayvanların dahi yemesinin sakıncalı görüldüğü şeyleri halka yedirmeyi göze alanlara insan denebilir mi, Allah aşkına!.
Değerli okurlarım; ben "Darwin Teorisi"ndeki gibi hayvanların evrimleşerek insanlaştığına kesinlikle inanmıyorum amaaa, bazı insanların daha çok para kazanmak uğruna evrimleşerek hayvanlaştığına inanmaya başladım!.
Helal kazanılmayan bir malda bereket olmadığını bilmeyen, ahlaki değerleri askıya alan ve milletin canına kasteden bu şarlatanların aynı mesleki faaliyetlerini sürdürmelerine kesinlikle izin verilmemelidir,
Çünkü atalarımız "Köpek b.k yemekten vaz geçmez!" sözünü boşuna söylememişlerdir!
Bugün ufak bir ceza ile kurtulan, yarın aynı haltı işlemeye devam etmekten korkmaz.
İnsan sağlığını tehdit eden hastalıklı gıdaları, süslü ambalajlarla, masum insanlara yediren canavarlardan korumak ve korunmak için, hepimizin kuyumcu hassasiyeti içinde yapmamız gereken görevlerimiz olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Öncelikle sayısı her geçen gün, yerden mantar biter gibi artan büyük-küçük marketlerin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından adları deşifre edilen markalı ürünleri kesinlikle raflarında bulundurmamalı ve buna özen göstermeleri gerekiyor.
Bunun yanında; tüketiciler'de çok dikkatli davranmalı, daha önce hastalıklı gıda üreten ve isimleri bakanlıkça deşifre edilen ürünleri satan marketlerden kesinlikle alış-veriş yapmamalıdır.
Her şeye rağmen "şüpheli bir gıda" ile karşılaşır ya da üretildiğine tanık olursak derhal; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın "Alo 174" hattını arayıp, üzerimize düşen vatandaşlık görevimizi bihakkın yerine getirmeliyiz. Çünkü; Vatandaş olmak sorumluluk altına girmektir.
Bu arada insan sağlığına büyük önem verdiğini yaptığı çalışmalarla bakan olduğu günden beri ortaya koyan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı sayın M.Mehdi Eker'i tebrik ediyor, Yüce Allah'tan gayret ve kuvvetini arttırmasını diliyorum.
Kalın sağlıcakla.
