RECEP AYDIN-Sosyal Bilimci
Sosyal ilişkilerden tutun da, mesleğinizi icra etmeye varana kadar, hayata bir köşesinden tutunabilmek için bedeninizden önce, düşüncelerinizin temiz olması gerekir.
Beyninin kıvrımlarında; geçici dünya menfaatlerini elde etmek için kirli emeller saklayanlar, bir gün mutlaka ama mutlaka kendilerini ele verirler.
Haaa günlük hayatta yaptığınız her şey belki yasal kurallara uyabilir ama, bir de toplumun yazılı olmayan genel geçer kuralları vardır.
Hele hele gazeteci iseniz, sizin yazılı olmayan bu kurallara daha fazla dikkat etmeniz, haberi verirken "Dürüst, hassas, doğru, adil, yalansız, objektif ve verilen haberde kamu yararı" gözetmeniz gerekir.
Sırf magazin ve sansasyonel haber verebilmek uğruna, ahlaki sorumluluktan koparsanız, bir gün gelir canlı yayında testinizi yere çarparak "Rezil-rüsva" ederler!
Topluma yıllarca; üstün nitelikli, yetenek sahibi kısaca "Duayen!" olarak kakalanan bir gazeteci bozuntusu, yıllar sonra, intiharına sebep olduğu Şerafettin Yardımedici'ye canlı yayında "Irz düşmanı!" yaftasını yapıştırmaktan geri durmadı!..
Amaaa aynı gazeteci koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin bir dönemdeki başbakanına, muayene için gittiği doktorla alçakça işbirliği yaparak, belden yukarısı çıplak fotoğraflarını gizli-kamera kurarak çekebiliyordu.
Ve yetmezmiş gibi, bir başkasının nikahlı eşine ait bu fotoğrafları Emin Çölaşan'dan tutun da, Mesut Yılmaz'a varana kadar gösterme alçaklığında bulunabiliyor.
Şimdi dostlarım sizlere soruyorum; buradaki "Irz düşmanı" kim Allah aşkına?
Bu kadar rezilliği yapan, sözüm ona araştırmacı gazetecinin dürüstlük, fazilet ve erdem gibi ahlaki ilkelerden söz etmeye hakkı var mı?
Gazetecilik kamu görevidir; gazetecinin temel amacı haber ve yorum üreterek halkı ve kamuoyunu doğru bilgilendirmektir.
Gazetecilik, özel amaç ve çıkarlara alet edilemez; haber ve bilgiyi yayımlamak ya da yayımlamamak karşılığında maddi manevi çıkar sağlamaz, hediye kabul etmez.
Kim ne derse desin; alçakça kurgularla elde edilmiş bu tür fotoğrafların, geçmiş dönemin başbakanına karşı şantaj amacıyla kullanıldığına inanıyorum.
Bence "28 Şubat Darbesi"ni sorgulayan savcıların, bu kirli fotoğrafın hangi saiklerle çekildiğini ve hangi amaçlarla kullanıldığını mutlaka araştırmaları gerekmektedir...
Kendini araştırmacı gazeteci olarak tanımlayan aynı zat; bir televizyon programındaki telefon bağlantısında "Siz Şerafettin Yardımedici gibi bir ırz düşmanını mı savunuyorsunuz?" diye sormaz mı!
Rezil adam bir yandan da bunun üstüne "Ben bir sürü uluslararası ödüller aldım" diyerek geçmişte işlediği rezaletlerin üstünü örtmeye çalışıyordu..
İstersen binlerce ödül al; önemli olan o ödüller değil, sana onları ödül diye veren locaların kimliğidir...
Be heeeey gazeteci bozuntusu; gazeteciliğin kirli tarihini yazmaya kalksak, en çok sayfayı; sana, patronuna ve amiral gemisindeki o zorbaya ayırmamız gerekecek!
Doğruluk, dürüstlük her şeyin olduğu gibi gazeteciliğin de ruhudur.
Alçakça kurgulara başvurarak gazetecilik yapanlar toplum düşmanıdırlar.
İnsan hangi işi yaparsa yapsın gelecek için çabalamalı ve ardında kirli bir geçmiş bırakmamalıdır.
Çünkü bir insanı değerlendirirken geleceği ile değil, geçmişine bakarak hüküm verirler. "Otu bile söker önce köküne bakarlar!"
Ne yazık ki; toplumun genel ahlakına, 18 yaş öncesi çocuk ve gençliğin ruhsal gelişimine aykırı, şiddet içerikli programlar ile müstehcen ve pornografik yayınlar yapan dergi, gazete, tv ve basın kurumları ve buralarda çalışanlar, yazar, gazeteci, ve medya mensubu olarak kabul edilmektedir.
Üstelik bu gibi adamlar adına "Basın Konseyi" dedikleri illegal bir çatı altında toplanıp, devletin gazetecilere tanıdığı ayrıcalıklardan da yararlanmaktadırlar.
Bu durumda; ahlaki sorumluluğu, dini hassasiyeti olan gazete, televizyon, dergi ve benzeri basın kuruluşlarının yeni bir bir çatı altında, yeni bir isimle toplanması gerektiğine inanıyorum.
Arkadaşlar, toplumsal tahribata neden olan; magazinci'de, pornocu'da, gencecik zihinlere zehir akıtan reziller de, araştırmacı gazetecilik adı altında bir başbakanın çıplak fotoğraflarını alçakça tuzaklarla çeken zorbalar da gazeteci olarak anılıp, dürüst ve ilkeli gazetecilerle aynı çatı altında bulunuyorsa, bu duruma müdahale zamanı gelmedi mi ne dersiniz?
Gazetecilik; doğruları söylemek, dürüst ve ilkeli haber yapmak olduğu kadar, dürüst ve ilkeli insanlarla aynı çatı altında bulunmaktır da aynı zamanda.
Bu konuda ciddi bir tavır ortaya konursa, söz veriyorum ilk alkışlayan ben olacağım.
Evimiz nerede olursa olsun, çevremiz toplumsal hafızadaki yerimizi belirler.
Ne olur yukarıda anılan kişilerle aynı kimlikle anılmanızı önleyici tedbirleri bir an önce alın.