Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yasalarla yönetilen bir hukuk devletidir. Ve bu yasalar, ağa, general, ya da yönetenler herkesi bağlar!. Hiç ama hiç kimsenin; ben bu yasaları tanımıyorum, uymayacağım, uymuyorum deme lüksü yoktur. Uymayan açıkça suç işler. Zaten yasalar da suçu böyle tanımlar... Hiç kimse de kaynağı anayasa'da belirtilmeyen bir yetkiyi kullanamaz..
Yasalarda belirtilmeyen bir yetkiyi kullanan kurum,suça bulaşan ve yetki gasp'ı yapan o kurumun başında bulunanlar görevden alınmadığı sürece illegaldir, yasa dışıdır!.
G.Kurmay Başkanlığının; "163 kişinin tutukluluğunun devamını anlayamıyoruz" mealindeki açıklaması da, yasalarda belirtildiği gibi suçtur.
TSK bu davaya bir avukat gibi müdahil olmuştur. Bu bildiri en az 27 Nisan muhtırası kadar sert aynı zamanda yargıya müdehaledir. Mahkeme heyetine "Bak bu adamları salmazsan hıııı!" mealinde açıkça gözdağıdır! Mahkeme heyetine verilen bu muhtıraya, üçüncü dünya devletleri hariç, dünya'nın hiçbir ülkesinde rastlayamazsınız...
Sayın Cumhurbaşkanımıza, sayın Başbakanımıza bir Sosyal-Bilimci olarak buradan yalvarıyorum: Ne olursunuz, yetkisini defalarca aşan ve bu bildiriyi Genel Kurmay Başkanlığı sitesine koyanları derhal, ama derhal görevden alınız. Bir Türk vatandaşı olarak bu muhtırayı kabul edemiyorum!.. Vatanını, milletini seven bir kişinin de sindirebileceğini sanmıyorum!..
Bir de sayın savcıları yargıya yapılan bu müdehale nedeniyle göreve çağırıyorum:Kendi alanınıza yapılan bu müdehaleyi ne olur görün artık... Ülkenin ritmini bozan, demokrasi dışı bu müdehale kabul edilemez!.. Hele hele böyle müdehalenin baş aktörü, elinde silahı olan bir güç olursa asla kabul edilemez!.. TSK'mız herkesin bildiği gibi illegal bir kurum olmayıp yasalarla bağlıdır. Ammmma yasalarla bağlı olan bu kurum, yasalara uymazsa, işte o zaman "çete"den hiçbir farkı kalmaz!.. Hukuk devletinin terimlerini sadece teoride değil, pratikte de görmek istiyoruz.
Suç işleyen birileri varsa, omuzlarındaki kalabalık yıldızlar onu koruyamaz, korumamalıdır! Toplumu yargıya karşı güvensiz hale getirmek için mücadele veren ve suça bulaşmış eski askerlerden oluşan çetecilerin salıverilmesini isteyenler, en az o çeteciler kadar suçludur...
Koskoca Genelkurmay'ın başında olan birinin; TSK içerisinde bir cuntanın varlığından haberdar olmadığını söylemek mümkün mü? Bu çetenin varlığını, kendisinden gizlice katakulliler çevrilen ve evden sefer tasıyla yemek getirmek zorunda bırakılan, sayın Hilmi Özkök bilecekte, Işık Koşaner bilmeyecek, bu size ne kadar inandırıcı geliyor Allah aşkına? Yine aynı Genelkurmay başkanı, bir savcının elinde geçerli deliller olmadan dava açamayacağını ve bu mahkemenin delilleri yeterli görmeden tutuklama kararı veremeyeceğini bilmez mi? Elbette bilir!.. Bir tek Kör-mezden gelirse bilmez!..
"Ergenekon" ya da "Balyoz darbe planı" Türkiye'nin içindeki safralardan temizlenme sürecidir. Kim ne derse desin bu süreç sonunda gerçek demokrasiye ulaşmış olacağız. 80-90 yıldır bu milleti inim inim inleten bir zihniyet değişiyor. Her sayfası farklı bir güzelliğe açılan kitap gibi, eninde sonunda hak ettiğimiz güzellikleri elde edeceğimize, herşeye rağmen inanıyorum. Birileri buna muhtıralarla, gece yarısı bildirileriyle, engel olmaya çalışsa da inanıyorum. Çünkü ülkemde yürekli savcılar var, yürekli bir iktidar var, ve bu değişimi yürekten arzulayan bir halk var...
Kalın sağlıcakla...